Bu galaksinin çekirdeğinde milyarlarca yıldız var, bu yüzden çekirdek kısmı çok parlak. | TED | هناك مليار نجم في نواة المجرة و هذا هو سبب اللمعان الشديد لها |
Burası gibi parlak bir şekilde aydınlatılmış ve herkesin sana gözlerini dikip bakabileceği bir yerde değil... | Open Subtitles | ليس مثل هنا حيث اللمعان والإنفتاح وكل شخص يستطيع أن يحدق بكَ |
Gözlerindeki o muzip parıltı mı yoksa taviz vermeyen tavrın mı bilmem ama daha genç ve tüysüz halimi andırıyorsun. | Open Subtitles | أنا لا أعرف اذا ذلك اللمعان الجميل في عينيك أو ذلك الشريط الشاذ سيذكرانني بصغري وأنا قليل الشعر |
Demek sim yeniden moda oluyor. | Open Subtitles | مزيداً من اللمعان على تِلك يبدوا أن صانع اللمعان قد عاد |
Parlaklık, görme korteksim için çok zayıf. | Open Subtitles | اللمعان ضعيف للغاية بالنسبة لقشرة عيني البشرية |
Saçlarım çok mu parlıyor? | Open Subtitles | أليس شعرى كثير اللمعان هذا اليوم ؟ |
Dudakların "olmaz" diyor, ama terden parlayan harikulade göğüs dekolten "yudum yudum istiyorum" diyor. | Open Subtitles | لكن اللمعان اللطيف على شق ,صدرك العضيم يقول "انا أريد رشف-رشفة" |
Bu kadar büyük ve parlak bir şey, akıl almaz derecede güçlü olmalı. | Open Subtitles | شيء بهذه الضخامة وهذا اللمعان لا بد أن يكون قوي جداً |
"Parlaktan daha parlak, adilden daha adil bir sözcük istiyorum." | Open Subtitles | اريد كلمات المع من اللمعان اجمل من الجمال |
Demek istediğim, çok güzel. Biraz antiseptik daha parlak gösterebilirdi. | Open Subtitles | فهو جميل، معقّم بعض الشيء قد يحتاج لبعض اللمعان. |
Gülüşü... Zekice bir şey söyleyeceği zaman gözünün içindeki parıltı... | Open Subtitles | الطريق يُصبحُ ذلك اللمعان الصَغير في عينِه |
- Anlarsın, ben ikinci kişiliğinin parıltı dışarı yansıması şeklinde tanımlamayı severim. | Open Subtitles | انظري, أحبّ التفكير في اللمعان كظهور إسمكِ المستعار بوضوح |
Rujun daha koyu tonlarını denemelisin. Bir parıltı çok iyi olurdu. | Open Subtitles | يجب أن تجربي لوناً أغمق من أحمر الشفاه، ويمكنك وضع بعض اللمعان |
Dinle, çatıdayım ve burada sim buldum. | Open Subtitles | إسمعِ، أنا على السطح ، وقد وجدت بعض حبوب اللمعان هنا |
Daha fazla sim sürmek mümkün değildir gibi geliyordu. | Open Subtitles | لم أظن بأنه من الممكن أن تضعي المزيد من اللمعان |
Parlaklık teri, ter baskı hissettiğini, baskı da suçluluğu gösterir. | Open Subtitles | اللمعان يوحي بالعرق مما يوحي بالتوتر مما يوحي بالذنب. |
Enjektör devrede. Parlaklık monitörlerinde bir sinyal var. | Open Subtitles | لدينا إشارة على شاشات اللمعان. |
Güldüğü zaman parlıyor! | Open Subtitles | ذلك اللمعان متى إبتسمت |
Hepsi bu parlayan altın değil midir... | Open Subtitles | كل هذا اللمعان ليس ذهب |
Şu Parlamayı görüyor musunuz? | Open Subtitles | هناك , ذلك اللمعان ؟ |
Daha fazla dudak parlatıcı süremezsin prenses. | Open Subtitles | يمكنك فقط ان تضعى بعض اللمعان للشفاه ايتها الاميرة |
Şu parlatıcıyı sil yüzünden. | Open Subtitles | امسح هذا اللمعان الخفيف عنك. |
George W. Bush:...dünyanın en göz alıcı özgürlük ve fırsatlar ışığıyız ve kimse o ışığı parlamaktan alıkoyamayacak. | Open Subtitles | ألمع منارة عن الحريات وإتاحة الفرص في العالم و لا أحد سوف يحفظ ذلك الضوء من اللمعان |
O alyansı çok sıkı cilalıyorsun. | Open Subtitles | أنت تظل تفرك خاتم الزواج لدرجة اللمعان |