"اللمعان" - Traduction Arabe en Turc

    • parlak
        
    • parıltı
        
    • sim
        
    • Parlaklık
        
    • parlıyor
        
    • parlayan
        
    • Parlamayı
        
    • parlatıcı
        
    • parlatıcıyı
        
    • parlamaktan
        
    • cilalıyorsun
        
    Bu galaksinin çekirdeğinde milyarlarca yıldız var, bu yüzden çekirdek kısmı çok parlak. TED هناك مليار نجم في نواة المجرة و هذا هو سبب اللمعان الشديد لها
    Burası gibi parlak bir şekilde aydınlatılmış ve herkesin sana gözlerini dikip bakabileceği bir yerde değil... Open Subtitles ليس مثل هنا حيث اللمعان والإنفتاح وكل شخص يستطيع أن يحدق بكَ
    Gözlerindeki o muzip parıltı mı yoksa taviz vermeyen tavrın mı bilmem ama daha genç ve tüysüz halimi andırıyorsun. Open Subtitles أنا لا أعرف اذا ذلك اللمعان الجميل في عينيك أو ذلك الشريط الشاذ سيذكرانني بصغري وأنا قليل الشعر
    Demek sim yeniden moda oluyor. Open Subtitles مزيداً من اللمعان على تِلك يبدوا أن صانع اللمعان قد عاد
    Parlaklık, görme korteksim için çok zayıf. Open Subtitles اللمعان ضعيف للغاية بالنسبة لقشرة عيني البشرية
    Saçlarım çok mu parlıyor? Open Subtitles أليس شعرى كثير اللمعان هذا اليوم ؟
    Dudakların "olmaz" diyor, ama terden parlayan harikulade göğüs dekolten "yudum yudum istiyorum" diyor. Open Subtitles لكن اللمعان اللطيف على شق ,صدرك العضيم يقول "انا أريد رشف-رشفة"
    Bu kadar büyük ve parlak bir şey, akıl almaz derecede güçlü olmalı. Open Subtitles شيء بهذه الضخامة وهذا اللمعان لا بد أن يكون قوي جداً
    "Parlaktan daha parlak, adilden daha adil bir sözcük istiyorum." Open Subtitles اريد كلمات المع من اللمعان اجمل من الجمال
    Demek istediğim, çok güzel. Biraz antiseptik daha parlak gösterebilirdi. Open Subtitles فهو جميل، معقّم بعض الشيء قد يحتاج لبعض اللمعان.
    Gülüşü... Zekice bir şey söyleyeceği zaman gözünün içindeki parıltı... Open Subtitles الطريق يُصبحُ ذلك اللمعان الصَغير في عينِه
    - Anlarsın, ben ikinci kişiliğinin parıltı dışarı yansıması şeklinde tanımlamayı severim. Open Subtitles انظري, أحبّ التفكير في اللمعان كظهور إسمكِ المستعار بوضوح
    Rujun daha koyu tonlarını denemelisin. Bir parıltı çok iyi olurdu. Open Subtitles يجب أن تجربي لوناً أغمق من أحمر الشفاه، ويمكنك وضع بعض اللمعان
    Dinle, çatıdayım ve burada sim buldum. Open Subtitles إسمعِ، أنا على السطح ، وقد وجدت بعض حبوب اللمعان هنا
    Daha fazla sim sürmek mümkün değildir gibi geliyordu. Open Subtitles لم أظن بأنه من الممكن أن تضعي المزيد من اللمعان
    Parlaklık teri, ter baskı hissettiğini, baskı da suçluluğu gösterir. Open Subtitles اللمعان يوحي بالعرق مما يوحي بالتوتر مما يوحي بالذنب.
    Enjektör devrede. Parlaklık monitörlerinde bir sinyal var. Open Subtitles لدينا إشارة على شاشات اللمعان.
    Güldüğü zaman parlıyor! Open Subtitles ذلك اللمعان متى إبتسمت
    Hepsi bu parlayan altın değil midir... Open Subtitles كل هذا اللمعان ليس ذهب
    Şu Parlamayı görüyor musunuz? Open Subtitles هناك , ذلك اللمعان ؟
    Daha fazla dudak parlatıcı süremezsin prenses. Open Subtitles يمكنك فقط ان تضعى بعض اللمعان للشفاه ايتها الاميرة
    Şu parlatıcıyı sil yüzünden. Open Subtitles امسح هذا اللمعان الخفيف عنك.
    George W. Bush:...dünyanın en göz alıcı özgürlük ve fırsatlar ışığıyız ve kimse o ışığı parlamaktan alıkoyamayacak. Open Subtitles ألمع منارة عن الحريات وإتاحة الفرص في العالم و لا أحد سوف يحفظ ذلك الضوء من اللمعان
    O alyansı çok sıkı cilalıyorsun. Open Subtitles أنت تظل تفرك خاتم الزواج لدرجة اللمعان

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus