| Sonra makineler harekete geçiyor, ışıklar yanıyor ve sonucu alıyoruz. | Open Subtitles | و تدور الماكينات و تتوهج الأضواء و نحصل على الإجابه |
| Ve aslında, biz bu şeylerle yedek parça üretebildiğimiz için makineler tam anlamıyla kendi kendilerini üretiyorlar. | TED | و في الحقيقة لانه بامكاننا صنع قطع الغيار باستخدام اشياء الماكينات بكل معنى الكلمه تصنعها بنفسها |
| Ve aslında, detay daha iyileştikçe kalite iyileşiyor, Makinelerin fiyatı düşüyor ve daha hızlı hale geliyorlar. | TED | و حقيقة, بما ان التفاصيل في تحسن والجودة في تحسن اسعار الماكينات ايضا انخفضت و هي الان اكثر سرعة |
| Bu tip Makinelerin kılavuzları olur. | Open Subtitles | إن الماكينات كهذه عادة ما تكون بها هذه الكتيبات |
| Siyaset de makineleri kontrol mücadalesine dönüştü. | TED | فأصبحت السياسة هي الصراع للسيطرة على الماكينات. |
| Modern çağda, makineler araziden daha önemli oldu. | TED | وفي العصر الحديث صارت الماكينات أهم من الأرض. |
| Ve bunu yapmaya devam ediyoruz, daha güçlü makineler, parçacık hızlandırıcılar yapıyoruz. | TED | ونحن نواصل فعل ذلك، ونبني المزيد من الماكينات الخارقة، ومسرعات الجسيمات. |
| Bu küçük makineler ne kadar tehlikeli inanamazsın. | Open Subtitles | من الرائع أن التلف الذى يمكن أن تسببه هذه الماكينات لن تصدقه |
| Geminin mürettebatı, tıpkı bu gemiyi yürüten makineler gibi tasarlanmıştır. | Open Subtitles | إن طاقم هذه السفينة قد تم تصميمه تماماً مثل الماكينات التي تحرك السفينة |
| Collins, biz Kum Taneleri'nin makine gibi olduğunu söylüyor, farklı makineler. | Open Subtitles | كولينز يقول أننا في حصي الرمال مثل الماكينات.فقط نحن مختلفون |
| - Bir dedikodu var... Makinelerin kalibrasyonunu bozduğunuzu söylüyorlar. | Open Subtitles | هناك إشاعات تقول أنك سوف تعيد تقييم الماكينات |
| Makinelerin ayarını bozduğunuza dair söylentiler dolaşıyor ortalıkta. | Open Subtitles | هناك إشاعات تقول أنك سوف تعيد تقييم الماكينات |
| Biri Makinelerin makaralarını ayarlamış. | Open Subtitles | كان لا بد لأحدهم أن يفتح الماكينات و يضبط البكرات |
| Makinelerin başarısını taklit edebilme niteliğinde olanlara, makine gibi yaşamlarını devam ettirebilenlere ödüller sunan bir kültür inşaa ettik. | Open Subtitles | لقد بنينا ثقافة تبجيل الأفراد الذين بمقدورهم محاكات إنتاجية الماكينات وقدرتهم على العيش كالماكينة |
| Ama biz Makinelerin kontrol edilmesi gerektigini söyledik. | Open Subtitles | لكن يجبُ علينا إخبارهم أن الماكينات بحاجه إلى الفحص. |
| Konuşamazlar. makineleri çalıştıramazlar. | Open Subtitles | إنهم لا تستطيعون الكلام إنهم لا يستطيعون تشغيل الماكينات |
| Programınız birkaç dakika sonra başlayacak. Haberler için bu makineleri kullanın. | Open Subtitles | عندما يحين وقت قراءة الاخبار عليك فقط ان تخلع تلك الماكينات هنا |
| işler düzeliyor. Sosyal bozulma vardı ama bir kez motorlar güç üretmek için kullanıldı ve tüm durumlar, her şey düzene oturdu. | TED | كان هناك إرتباك مجتمعي ولكن بمجرد أن تم إستخدام الماكينات لتوليد الكهرباء بجميع المواقف الأمور بالفعل إستقرت |
| Bu makineyi durdurmak için bedeninizi çarklara ve kumanda koluna atmanız gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تلقوا بأجسادكم على التروس والرافعات وعلى الماكينات بذاتها لإيقافها |
| Motorları durdur ama tam istediğim anda elindeki tüm gücü bana vermeye hazır ol. | Open Subtitles | إوقف الماكينات لكن كن مستعدا أن تعطينى كل قوة الماكينه بمجرد أن أطلبها منك |
| Bir şey olursa makinelere bağlı kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن ينتهى بى المطاف معلقة على الماكينات |
| Makinelerden çkan çamasrlar... birbirinden ayrmak da isimin bir parçasdr. | Open Subtitles | جزء من عملي ان ارتب الملابس اثناء خروجها من الماكينات |
| Bana göre yapay zekânın amacı insanı, makine zekâsı ile güçlendirmektir. | TED | أعتقد أن الهدف من الذكاء الاصطناعي هو تمكين البشر بذكاء الماكينات. |
| Ve bu mikro makinalar gerçekten hayatın kaynağıdırlar. | TED | وهذه الماكينات المتناهية في الصغر هي حقيقة قلب الحياة. |