| Bu yeni Girişim için, Hirshhorn'un çağdaş, değiştirilebilir bir yapısı olması adına genişlemesi veya bir alanı bünyesine alması gerekti. | TED | ومن أجل هذه المبادرة الجديدة، سيتعين على متحف الهيرشورن أن يتوسع أو ان يستحوذ على موقع لمبنى معاصر وقابل للانتشار. |
| İkinci Girişim de yerli bir girişimdi; fakat şu an uluslararası uyuşturucu kontrol rejimini iyileştirecek | TED | المبادرة الثانية كانت محلية أيضاً، ولكن اليوم هناك حركة عالمية لإصلاح النظام الدولي لمراقبة المخدرات. |
| Bu, hepimizin ayağa kalkıp inisiyatif alabilmemizle ilgili. | TED | يتعلقُ الأمر بنا جميعًا للمضي قدمًا لأخذ زمام المبادرة. |
| Şu anda inisiyatif bende. Bunu kaybetmemeliyim. | Open Subtitles | سأمسك بهذه المبادرة الآن و يجب ألا أفقدها |
| Aynı zamanda, Müttefikler inisiyatifi de kaybediyordu. | Open Subtitles | كان يعنى أيضاً أنه الحلفاء الغربيين فى تلك اللحظة قد فقدوا زمام المبادرة |
| ''Side hustle'' kişinin atik ve girişimci ruhuna hitap ediyor. | TED | النشاط الجانبي فيه نوع معين من روح المبادرة غير المتآلفة. |
| Bu Girişim basit bir fikre dayanıyor: Paylaştığımız şeyler, bizi ayıran şeylerden çok daha güçlüdür. | TED | ترتكز هذه المبادرة حول فكرة بسيطة: بأن النقاط المشتركة هي أقوى من النقاط التي تُفرقنا. |
| Şimdi, Öğrenen Nesil'i gerçekleştirmek için sıradaki Girişim finansman. Bunu kim karşılayacak? | TED | الآن، كانت المبادرة الثانية للوصول إلى الجيل المتعلم هي التمويل. من الذي سيموّل هذه الجهود؟ |
| Hiçbir Girişim yok. İraden sıfır. | Open Subtitles | أنت لا تمتلك روح المبادرة كما أنك لا تتمتع بأي ارادة |
| Belediye Başkanı Wilson, saati değiştirmek için bir Girişim başlattı. | Open Subtitles | العمدة ويلسون قام برعاية المبادرة لإستبدال الساعة. |
| Cordelia, benim resmen Angel'ın işinde olduğum düşünülürse Girişim ve yürütmeyi göstermenin önemli olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | كما نحن موظفيه, أشعر أنه من المهم عرض المبادرة و القيادة |
| Girişim iyi işler çıkarıyor. Gayet sağlam durumda. | Open Subtitles | العمل الذي تقوم به المبادرة الخاصة بي انه جيد وصلب |
| ...sağlam özgüven, inisiyatif kullanma becerisi, üstlere saygı ve şerefli olmayı gerektirir. | Open Subtitles | للسيطرة و توجيه الثقة بالنفس على أساس المبادرة و الولاء للرؤساء و الإحساس بالفخر |
| İnisiyatif ne demek biliyor musun? Patronunuzun şakalarına mı gülüyorsunuz? Birbirimizi idare etmeliyiz. | Open Subtitles | أتعرف ما هي المبادرة ؟ الضحك على نكت الرئيس ؟ ربما سنتأقلم مع الأمر |
| Özür dilerim, Arch. Sadece inisiyatif kullanmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | آسف يا آرتشي كنت احاول ان استفيد من المبادرة |
| Çoğu durumda, kadınların inisiyatif. | Open Subtitles | بشكل عام, النساء هي من تتولي زمام المبادرة. |
| Giysinin bu inisiyatifi kullanacağını umuyorum. | Open Subtitles | أتمنى أن تقوم البدلة بأخذ زمام المبادرة من تلقاء نفسها |
| Bu yüzden sana para ödüyorum. Biraz girişken olman lazım. | Open Subtitles | هذا ما أدفع لك لأجله عليك أن تمتلك المبادرة بنفسك وترى الحادث |
| 17 Ağustos 1914'te Rus 1nci Ordusu ilk adımı attı ve Almanya'ya saldırdı. | Open Subtitles | يوم 17 أغسطس عام 1914 أخذ الجيش الروسي الأول زمام المبادرة وبدأ في غزو ألمانيا. |
| Bu demek ki, girişimde ben bulundum, kendi kaynaklarımdan yararlandım. | Open Subtitles | هذا معناه أن أتخذ المبادرة وأبحث عن مصادر خاصة |
| Bu girişimi senin planlayabileceğini ve yasama süreci yoluyla bize sunabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | فكرتُ أن تكتب مسودة المبادرة ثم تمثلنا خلال العملية التشريعية |
| Bu küçük bir grup Google'cinin bir şeyler yapmak için insiyatif almasıyla başlar. | TED | يبدأ الأمر بمجموعة صغيرة من موظفي جووجل "الجووجليين" يأخذون المبادرة لعمل شئ ما. |
| Üçüncü dünya ülkelerindeki sorunları göstermek için Global Initiative'i kurdum. | Open Subtitles | لقد أنشأت المبادرة العالمية لمواجهة مشاكل العالم الثالث |
| Yine de bunlar da girişimcilik işini başarmaktadırlar. | TED | لكنهم أيضاً ينجحون في عمل روح المبادرة. |
| - Sen de bu fırsatı kullandın. - İnisiyatif gösterdim. | Open Subtitles | واستخدمتي ذلك للقيام بلعبة - أظهرت المبادرة - |
| Ve buradaki her kadın o Kadın Sağlık İnsiyatifi'nden yararlandı. | TED | وكل امرأة في القاعة هنا قد استفادت من المبادرة الصحية لتلك المرأة |