| Kızımızı o şımarık, bencil duygusuz, bodur sürtüğe mi bıraktın? | Open Subtitles | تركت ابنتنا في رعاية تلك المدللة والانانية والمزعجة المتخلفة عاطفيا؟ |
| Söyleyeceklerim için affedin ama bu şımarık, küçük orospuyla başa çıkmak imkânsızdı. | Open Subtitles | إعذر طريقة كلامي، لكن هذه العاهر الصغيرة المدللة من الصعب التعـامل معهـا. |
| Zengin babanın şımarık veledi. Sence bir şeyi elde etmenin tek yolu onu satın almak. | Open Subtitles | لأنك البنت المدللة التافهة لأب غنى كل ما تودين الحصول عليه تشتريه بأموالك |
| Bu, hangi kardeşi? şımarık olan mı yoksa birazcık ona benzeyen mi? | Open Subtitles | هل هي الشقيقة المدللة أم التي تشعر بمرارة؟ |
| Hayır, affedilmez olan beni bebeğimden mahrum bırakman hem de bencil, şımarık isteklerin yüzünden. | Open Subtitles | لا، ما لا يغتفر هو حرمانك لي من طفلي بسبب رغباتك المدللة |
| şımarık zenginlerin hayat tarzı hakkında neler öğrendin? | Open Subtitles | ماذا عرفت عن أسلوب حياة المدللة الثرية ؟ |
| Onun yerine sen şu şımarık poponu yataktan çıkarsan da ben de cehennem azabını andıran hayatımı sürdürebilmek için şu insanı kügük düşüren işimi rahatça yapsam? | Open Subtitles | يمكنني هذا، أو يمكنك أن تقوم بمؤخرتك المدللة.. من الفراش وتدعني أقوم بعملي وأواصل حياتي الجهنمية |
| Beni yolladı ki şımarık piç olan annemle benim haberim olmadan evlenebilsin. | Open Subtitles | لقد فعل ذلك لأنه أراد الزواج بأمي المدللة من غير علمي |
| Sana toplanacak birer oyuncakmışsın gibi davranan o şımarık kız mı? | Open Subtitles | الفتاة المدللة التي تعاملكِ كاللعبة لتحملي وتضعي ماتريده؟ |
| - Bununla ne alakası var! Seni şımarık küçük pislik. | Open Subtitles | بلى ، لا يتعلق الأمر بهذا- ايتها المدللة الصغيرة الحقيرة- |
| Sana cicim. Sen küstah, kibirli, küçük şımarık veletin tekisin. | Open Subtitles | أنتِ يا عزيزتي, أيتها المغرورة, المتكبرة أيتها المدللة الصغيرة |
| Sadece senin şımarık çocuğuna bir kutu çikolata vermek istedi. | Open Subtitles | أراد فقط إعطاء ابنتكِ المدللة صندوقا من الشوكولا. |
| Bu sizin için, sığ bir insan olmayıp, Beverly Hills'in şımarık divası olmadığınızı kanıtlamanınız için bir fırsat. | Open Subtitles | إنها فرصتك أن تثبتي أخيرًا للناس أنك أكثر من غنية بيفرلي هيلز المدللة السطحية |
| Haklısın. Bu şımarık, küçük orospuyla başa çıkmak çok uğraş isterdi. | Open Subtitles | أنت محق، من المستحيل التعامل مع هذه العاهرة الصغيرة المدللة. |
| Onun yerini görmek için kartal olman gerekmez canım. Şu şımarık zengin kızın yanındaki. | Open Subtitles | لا تحتاجان لصقر لرؤيته، إنه الشخص مع تلك الفتاة الصغيرة الثرية المدللة. |
| Şimdi, şımarık kıçını odana götür. | Open Subtitles | خذي موخرتك المدللة إلى الدور الاعلى وأذهبِ إلى غرفتكِ |
| Sizin tatminsiz şımarık götler kadını zayıf anında vurmadan önceydi o. | Open Subtitles | هذا قبل أن تقرر مؤخراتكم المدللة الجاحدة ان تقوم بضرب إمرأة بينما هي على الارض |
| Aynen öyle, kır hepsini, şımarık Gine kızı. Kır hepsini! | Open Subtitles | نعم حطميها كلها أيها الايطالية المدللة |
| Aynen öyle, kır hepsini, şımarık Gine kızı. Kır hepsini! | Open Subtitles | نعم حطميها كلها أيها الايطالية المدللة |
| Beni dinle, şımarık, başbelası kadın. | Open Subtitles | اسمعي, أيتها المرأة المدللة المتحكمة |