| Ve bu da bizi yeni bir 3. bileşene yönlendiriyor, esneklik. | TED | وهذا يؤدي إلى العنصر الثالث، الذي هو جديد، وهذا هو المرونة. |
| Bazı zamanlarda davranışlara biraz esneklik imkânı tanımak çok güven vericidir. | Open Subtitles | من المطمئن جداً فى بعض الأحيان الإحتفاظ ببعض المرونة فى المواقف |
| Bu sefer bir istisna yaparak esneklik gösterip isteğinizi yerine getireceğim. | Open Subtitles | هذه المرة, استثناء فقط علي أن أظهر بعض المرونة وأستجيب لطلبك |
| Timsahların, yedikleri gibi, yöntemleri de esnek. | Open Subtitles | التماسيح لديها المرونة في طرق تغذيتها ايضا |
| Pembe diziler bize tereddütten kurtulmayı, kapasitemize inanmayı, cesareti, savunmasızlığı, uyumluluğu ve esnekliği öğretebilir. | TED | تعلمنا المسلسلات بأن ندفع الشك بعيدًا ونؤمن في قدراتنا للشجاعة، الضعف القدرة على التكيف، المرونة |
| Diğer insanlarla uğraşmak hiçbir kurallar setinin içeremeyeceği bir tür esneklik gerektirir. | TED | فالتعامل مع الاخرين يتطلب نوعاً من المرونة لا يمكن لاي حزمة من المقايس ضبطها او ان تشملها |
| Ve insanlarla etkileşimlerde, neredeyse her zaman, ihtiyaç duyulan esneklik bu türde bir esnekliktir. | TED | وفي التواصل مع الناس والاشخاص معظم الوقت فان المرونة هي المتطلب الاساسي لذلك |
| Bu esneklik konusu benim için çok kişisel ve birçok yönden hayatımı şekillendirdi. | TED | ان هذه المرونة في التعامل امر شخصي بالنسبة لي وبصورة ما قد شكل ذلك حياتي |
| Katılımcı demokrasinin idealleri katılık yerine esneklik ile temsil ediliyor. | TED | المثل العليا للديمقراطية القائمة على المشاركة تتجسد من خلال المرونة بدلاً من الجمود. |
| Ancak azalmış bu esneklik, yıpranmış sesin ses perdesini yükseltir. | TED | انخفاض المرونة هذا يزيد من حدة صوت كبار السن. |
| Artık ölçek önemli değil, esneklik ise öyle. | TED | التدرج لن يهم بعد الآن المرونة هي ما تهم |
| Zorlayıcı olurken sempatik olmanın bir yolu daha var ve bu da esneklik sinyali vermektir. | TED | وهنا طريقة أخرى لنكون جازمين وفي نفس الوقت محبوبين، وذلك للإشارة إلى المرونة. |
| Yani esneklik güvenli bir şekilde sağlanırsa, hastalar ve aileleri için fevkalade değerli olabilir. | TED | لذلك، فهذه المرونة إذا تم تلقيها بأمان يمكن أن تكون ذات فائدة رائعة بالنسبة إلى المرضى وأسرهم. |
| Bireylerin esneklik, cesaret ve kişisel sorumlulukla ayağa kalkıp ekonomik başarı elde edeceklerine dair bir görüş var. | TED | هناك رواية، فكرة عن المرونة والمثابرة والمسؤولية الشخصية يستطيع الناس النهوض بأنفسهم وتحقيق النجاح الاقتصادي. |
| Çalışanlarımızda da esneklik olmasını istiyoruz ki onları en gerekli şeye yönlendirebilelim. | TED | سنتأكد من وجود المرونة في موظفينا حتى نتمكن من توجيههم نحو الجهات الأكثر احتياجًا، |
| Çok iyi koşuyor. Çok esnek. | Open Subtitles | هذا الفتى يستطيع التحرك لديه بعض المرونة |
| Kadınların bu kadar esnek olduğunu bilmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أظن أن النساء قد يكن بهذه المرونة |
| Ve son olarak da insanlara kendi iş ortamları için gerekli esnekliği tanıyın. | TED | والتطبيق الأخير هو: أعطِ الناس المرونة لإنشاء بيئة عملهم الخاصة. |
| Çeşitlilik üzerine dayandırılmıştı. Modern dünyada ihtiyacımız olan dayanıklılık vardı. | TED | كان لديه تلك المرونة التي نحتاجها في عالمنا الحديث. |
| O görev için başvurunuzu kendiniz yaratır ve esnekliğe sahip olursunuz. | Open Subtitles | ,يمكنك أن توائم سيرتك الذاتية مع المنصب وتتيح لك الكثير من المرونة |
| Su direncini, esnekliğini ve gücünü düşünün. | TED | بالإضافة لمقاومة الماء، المرونة والقوة الفائقة. |
| Seni göreceksiniz eminim benim en büyük özellikleri arasında baş esnekliktir. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنك سترى بأن القيادة ضمن أعظم صفاتي هي المرونة |
| Stres direncini yükselterek işe yarıyorlar, bu yüzden onlara direnç arttırıcı diyelim. | TED | تعمل عن طريق زيادة مرونة التوتر، لذلك فلنسميها بمحفزات المرونة. |
| Tıpkı bir atlet gibi inkârın kalıplarından uzaklaşıp duygusal çeviklik diye adlandırdığım bir konsepte ilerledim. | TED | ومثل لاعبة الجمباز، بدأت أتجاوز جمود الإنكار للوصول إلى ما أصبحت أسميه الآن المرونة العاطفية. |
| mukavemet tam olarak nedir ve nasıl geliştirilir? | TED | حسناً، ماهي المرونة بالتحديد وكيف لك أن تنميها؟ |