| ortak kullanımı eklerseniz, daha da masrafı daha da düşürebilirsiniz. | TED | باضافة المساحة المشتركة المستخدمة، ويمكنك بذلك الذهاب أبعد من ذلك. |
| ortak insanlık anlayışımızın değişmediğini bize hatırlatan güçlü unsurlar bunlar. | TED | فهي تعتبر رسائل تذكير قوية بأن إنسانيتنا المشتركة لم تتغير. |
| Ama sizlerle ortak olan noktalarım beni toplumumdaki birçok insandan ayırıyor, | TED | ولكن الأشياء المشتركة بيني وبينكم تفصلني عن أغلب الناس في مجتمعي |
| sadece hükümetler arasındaki ilişkiye dayanmayıp, paylaştığımız ortak değerler ve dile dayanır. Her gün sizleri izleyerek bunu anımsıyorum. | TED | مبنية ليس فقط على العلاقة بين الحكومات، لكن على اللغة المشتركة والقيم التي نتشاركها. وأنا متذكرة هذا برؤيتكم اليوم. |
| En sonunda, ben ve bu kadın, ortak bir şeye sahip olacağız. | Open Subtitles | بعد كل شيء، لي وهذه السيدة، حصلنا على الكثير من القواسم المشتركة. |
| Aramızdaki en temel ortak bağ... bu küçük gezegeni... paylaşıyor olmamız. | Open Subtitles | الصلات البسيطة المشتركة بيننا هى أننا جميعا نسكن هذا الكوكب الصغير |
| Senin ve benim çok ortak yanımız var. Tamamen değil ama epeyce çok. | Open Subtitles | أنت وأنا لدينا الكثير من الأشياء المشتركة ليس كل شيء ، لكن الكثير |
| Senin ve benim çok ortak yanımız var. Tamamen değil ama epeyce çok. | Open Subtitles | أنت وأنا لدينا الكثير من الأشياء المشتركة ليس كل شيء ، لكن الكثير |
| Bundan sonra, seninle benim tek tartışacağımız ikimizin ortak konuları olacak. | Open Subtitles | فيما عدا ذلك من الان .. سنناقش فقط الاشياء المشتركة بيننا |
| Birlikte, birlikte hiç görmedikleri bir olay ortaya koyucaz . İlk defa gerçekleşen, ortak sponsorlu, ünlülerin lezbiyen düğününe hoşgeldiniz! | Open Subtitles | سوية، سوف نقدم حدثاً فريداً لم يشهدوا مثله من قبل رحبوا معي وللمرة الأولى حفل الزواج للسحاقيات ذو الرعاية المشتركة |
| Charlie, onunla hâlâ birçok ortak noktamız olduğu gerçeğini göz ardı edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك التغاضي عن حقيقة أن لازال بيننا الكثير من الأمور المشتركة |
| ortak duygular çok güçlü olabilir. Bu mükemmel bir başlangıç. Çalışmaya hemen başlıyoruz. | Open Subtitles | إن المشاعر المشتركة يمكن أن تكون قوية جداً هذه بداية ممتازة فلنبدأ الآن |
| Bir çok kez aynı yerde çalıştılar, Bir çok ortak ardaşları oldu. | Open Subtitles | عمل الكثير من نفس الأماكن، لديها الكثير من الأصدقاء من القواسم المشتركة. |
| Görüyorsun ya, mesela sen ve ben çok fazla ortak noktamız var. | Open Subtitles | انظري الاَن، أنا وأنتِ على سبيل المثال لدينا الكثير من الأمور المشتركة |
| O harika bir adam ve ortak çok noktamız var. | Open Subtitles | أنه رجل جيد ونحن لدينا الكثير من الاشياء المشتركة بيننا |
| DHS ile MI6'nın ortak Özel güçleri kendisini orada alıkoyacak. | Open Subtitles | فرقة العمل المشتركة لوزارة الأمن الوطني والمخابرات البريطانية سيعتقلونه هناك. |
| Ufak da olsa aramızda her zaman ortak bir nokta olmuştur. | Open Subtitles | نحن لم يكن بيننا سوى القليل من الأشياء المشتركة أنت وانا |
| Evet, bir çok ortak noktamız var. Açıkça ikimiz de bisikleti çok seviyoruz. | Open Subtitles | أجل، لدينا الكثير من الأمور المشتركة على ما يبدو، كلانا يحب الدراجات الهوائية |
| Ona 21 milyon dolar ve Müşterek velayet teklifimi götürün. | Open Subtitles | أخبره 21 مليون دولار وأنهُ سوف يحصل على الحضانة المشتركة |
| Bunlar paylaşılan sorumluluk hissini, insanları topluluk olarak birbirine bağlayan ortak kuralları içerir. | TED | وهذا يتضمن حساً بالمسؤولية المشتركة. والمعايير العامة التي تجمع بين الناس سوية في مجتمع |
| Trump'ın Birleşik oturumda konuşmasının sabahında bu konuşmayı yapıyoruz. | TED | نحن نتكلم في صبيحة حديث ترامب أمام الجلسة المشتركة. |
| Bıçak kullanan katillerde yaygın bir yaradır. | Open Subtitles | حسنا، هذا هو إصابة المشتركة التي لحقت القتلة يحمل سكينا. |
| Hepsinin ortak noktası çok, çok çalışmaktı. | TED | القواسم المشتركة التي كانت بينهم أنهم عملوا بجهد كبير جداً. |
| Bütün farklılıklara rağmen, sen ve benim ortak çok yönümüz var. | Open Subtitles | بالرغم من كل اختلافاتنا إلا أن بيننا الكثير من الأمور المشتركة |