| tüm o büyük, sert, süslü mercanlar ve bir sürü parlak, renkli balıklar vb. Ama bu sadece buzdağının ucudur. | TED | كل هذه الأشياء الكبيرة، الصعبة، وضع الشعاب المرجانية والأسماك والأشياء المشرقة والملونة. ولكن هذا مجرد غيض من فيض. |
| Fas'ta parlak logolu ürünlerin arasında büyümüş, hani pazar yerinde orijinalerinin taklidinin satıldığı ürünler. | TED | نشأ في المغرب بين الشعارات المشرقة للسلع، كما تعلمون، يتم بيع الأصول المزيفة في الأسواق. |
| Hep öğle vakti olan o güneşli günler ve hiç gölge yapmadık. | Open Subtitles | أيام الشمس المشرقة تلك حيث يكون الظهر دائماً ولا تلحق بنا الظلال |
| Bruiser Woods'a söyle Sunshine Bölgesi'ne güvenebilir. | Open Subtitles | اخبرى بروزر وودز هذا أنه يمكنه الإعتماد على ولاية الشمس المشرقة |
| Bugün burada, bu güzel şehir ve güneşin ışığı altında sizlerle bulunmak benim için bir zevk. | Open Subtitles | إنه من سعادتي أن أكون معكم الليلة هنا في المدينة المشرقة من مدن الولايات المتحدة |
| Born to Run, ...Darkness on the Edge of Town, The Rising, | Open Subtitles | الظلام على حافة المدينة المشرقة |
| Yükselen güneşle birlikte Gülümseyen üç minik kuş | Open Subtitles | ابتسمت مع الشمس المشرقة و كان هناك 3 عصافير صغيرة |
| - Senin için olabilir ama bizim için değil, - Bazen ışıltılı tarafından bakabilirsin. | Open Subtitles | أنت تعتقد, أنا لا يمكنك دائما أن تنظرى الى الناحية المشرقة |
| Kızımın mutluluktan parlayan gözleri, ışığını kaybeder miydi? | TED | هل ستفقد عيون ابنتي المشرقة و السعيدة لمعانها ؟ |
| Sana da günaydın, Güneş Işığı. | Open Subtitles | حسناً, وصباح الخير لك ايضاً ايتها المشرقة |
| Ve bir kez daha gittikçe daha parlak hale gelen Güneş'imizden uzaklaşmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | وسيكون لزاما علينا مرة أخرى، الابتعاد عن شمسنا المشرقة. |
| Şövalyelerin parlak zırhları içinde bilinmeyen bölgelere keşfe çıktığı aptal prenseslerin yollarına çıktığı türden. | Open Subtitles | تعلم، الفرسان ذو المدرعات المشرقة يستكشفون أمورا غريبة وأراضٍ، و الأميرات الحمقاوات دائما ما يقفن في الطريق |
| Bilirsiniz işte, yabancı toprakları keşfe çıkan parlak zırhlı şövalyeler ve sürekli onlara engel olan aptal prensesler. | Open Subtitles | تعلم، الفرسان ذو المدرعات المشرقة يستكشفون أمورا غريبة وأراضٍ، و الأميرات الحمقاوات دائما ما يقفن في الطريق |
| Şu parlak şehrin yamacında başkan Reagan gibi güzellikle umduğumuzun dışında olucaz ve sıradışı umutlar sunucaz. | Open Subtitles | وأردنا أن نكون تلك المدينة المشرقة على التل كما قال الرئيس ريجان وأننا منارة الامل |
| Bu parlayan yüzlere baktıkça ne kadar parlak bir gelecek olacağını anlıyoruz. | Open Subtitles | كلما نظرنا إلى هذه الوجوه المشرقة كم سنجد إن المستقبل لامع |
| Umarım o harika parlak takımınızdaki Aydınlık çocuğa | Open Subtitles | أتمنى انك لم تقعي بالحب مع العصابة المشرقة في برنامج التبادل |
| Dünyanın en büyük ve en iddialı sulak alan restorasyonu projesi olarak, güneşli Eyalet'te uluslararası sahne ışıkları bizim üzerimizde. | TED | وكأكبر وأكثر مشروع طموح يسعى لاعادة تأهيل الأرض الرطبة في العالم، فإن الأضواء الدولية مسلطة علينا في ولاية الشمس المشرقة. |
| İlişkindeki yeni güneşli günler nasıl geçiyor? | Open Subtitles | ما الجديد معك و مع هذه البداية المشرقة للعلاقات ؟ |
| İşte o zaman uyuşturucuyu bırakıp buraya, Sunshine Collective'e taşındım. | Open Subtitles | هذا ماحدث عندما تركت المخدرات "وأتيت إلى منظمة "الشمس المشرقة |
| Ama gerçek şu ki her karanlıktan sonra mutlaka bir umut ışığı parlayacaktır. | Open Subtitles | لكن الحقيقة أنه وبعد الليالي الحالكة تحل الأيام المشرقة |
| Umursamaz bir öğretmen bugünkü derse Rising Sun filmini getirir miydi? | Open Subtitles | ... هل المعلم الذي لا يهتم يجلب معه فلم الشمس المشرقة لـ درس اليوم ؟ |
| Tapınak öyle inşa edilmişti ki Yükselen Güneş ışığı mabede yılda sadece iki gün vurabiliyordu. | Open Subtitles | تم تصميم المعبد بحيث أن الضوء القادم من الشمس المشرقة لا يدخل المعبد إلا يومين في السنة |
| Yeni Dünya'daki o ışıltılı şehrini hâlâ hayal ediyor musun? | Open Subtitles | هل لاتزال تحلم بمدينتك المشرقة في العالم الجديد ؟ |
| Donanmadaki askerlerimiz Hawai'nin parlayan güneşinin tadını çıkartırlarken ansızın Japon uçakları alçaktan ve hızlı bir şekilde onlara doğru yaklaşıyordu. | Open Subtitles | رجال بحريتنا هناك يستمتعون بشمس هاواي المشرقة بينما فجأة جاء اليابانيون طائرين بسرعة وعلي مستوي منخفض |
| Biz, "Güneş Işığı'nın dinlenmesi lazım, hayatım." diyorduk. | Open Subtitles | كنا مثل، "الشمس المشرقة يحتاج إلى الراحة، وحبيبته". |
| En Aydınlık gün, en karanlık gecede hiçbir kötülük kaçmayacak gözümden. | Open Subtitles | في الأيام المشرقة والليالي المظلمة لن أدع أي شر يهرب من أمام ناظري |
| Günaydın, günışığım. | Open Subtitles | صباح الخير، أيتها الشمس المشرقة. |