| Ona baktığımda bütün bu tesadüfler bana çok fazla geldi. | Open Subtitles | ، عندما نظرت له . كل هذه المصادفات بدت كثيرة جداً |
| Ama burada bazı garip tesadüfler oldu ve yeni bir şeyler denememiz gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لكن حدثت بعض المصادفات الغريبة هنا وأنا أشعر فقط أنني أحتاج إلى تجربة شيء مختلف |
| tesadüfler her zaman olur. O yüzden tesadüf derler ya. | Open Subtitles | المصادفات تحدث طوال الوقت و لهذا تسمى مصادفات |
| Ve eğer bu bir tesadüf ise... böyle güzel bir tesadüfle her zaman karşılaşmak isterim. | Open Subtitles | وإذا كان هذا مجرد مصادفة أتمنى أن تكرر مثل هذه المصادفات الجميلة |
| Ve şimdi tesadüflerden bahsediyorsun. Sanki insanlar hep kayboluyormuş gibi. | Open Subtitles | والآن تتحدثين عن المصادفات ، كأن الناس يختفون طوال الوقت |
| Tuhaf bir tesadüfle hayırsever velinimetim hanımefendi, düşmanlarımı bu sahillere getirdi. | Open Subtitles | بمصادفة من أغرب المصادفات القدر الجواد أحضر اليوم يا عزيزتي أعدائي إلى هذا الشاطئ |
| Ben tüm bu tesadüfleri anlamlandırmaya çalışırken bana ayak uydurmak zorunda kalacasın. | Open Subtitles | التي هي ميتة بالفعل إذاً هلا تتحمليني بينما أحاول فهم تلك المصادفات |
| Hayır,siz hayatınızı dünyada herkesin başına gelen... sıradan tesadüflerle yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | كلا, انت تعيش حياتك بمجموعة من المصادفات التى تحدث لكل الناس فى العالم |
| Dikkat çekici bir tesadüfler silsilesi. | Open Subtitles | . إنها سلسلة رائعة من المصادفات |
| ..."tesadüfler, en büyük saçmalıklarımızın kaynağı gibi görünüyor" demiş. | Open Subtitles | المصادفات هى مصدر " " بعض اعظم المستحيلات |
| İşte bunlar engellemeye çalıştığımız tarzdaki tesadüfler. | Open Subtitles | هذا النوع من المصادفات التي نريد تجنبه |
| Ve tesadüfler artmaya devam etti, Dedektif. | Open Subtitles | ولم تلبث المصادفات ! أن توالت ، أيها المحقق |
| Buna tesadüf diyebilirsin ama bu adamların tesadüfle alakası yok. | Open Subtitles | يمكنكِ أن تقولي أنّها مصادفة، لكن مجموعة الرجال هذه لا تعرف المصادفات. |
| Neresinden bakarsan bak, bayağı büyük bir tesadüf. | Open Subtitles | أعتقد على أقل تقدير، بالحديث عن المصادفات الكبرى. |
| Dünya Kupası'ndaki Ölüm Yiyen'ler ve adının Kadeh'ten yükselmesi bunlar basit birer tesadüf değil. | Open Subtitles | علامة الظلام التى أطلقها آكلى الموت فى بطولة كأس العالم و إسمك الذى خرج من كأس النار كل هذا ليس من قبيل المصادفات لم يعد الوضع آمنا بعد الآن |
| Elbette tüm bunların tesadüf olma ihtimali de var. | Open Subtitles | ممكن ان تكون مجموعه من المصادفات ؟ |
| Bu tarz tesadüflerden hazzetmem. | Open Subtitles | لا أحب هذا النوع من المصادفات أيها المفتش |
| Olanların imkânsız tesadüflerden oluştuğunu söyleyemezsiniz. | Open Subtitles | لا تخبريني بأنكِ تظنين أنّ هذه محض سلسلة من المصادفات المستحيلة؟ |
| Peki, o şaşırtıcı şeyleri aramaya karar verirsek ne olur, hayatımızda gerçekten şaşırtıcı olan o küçük tesadüfleri? | TED | لكن ماذا إذا قررنا أن نبحث عن هذه الأشياء المذهلة عن تلك المصادفات الصغيرة في الحياة والمذهلة جداً؟ |
| House'un tesadüflerle ilgili ne dediğini biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين ما رأي هاوس بشأن المصادفات |
| Sadece hafızanı kaybetmenle ilgili çok fazla rastlantı var. | Open Subtitles | هنالك العديد من المصادفات الغريبه تجري ليس مجرد نسيانها فحسب |
| Tesadüflere inanmadığını bildiğimiz için ehliyet fotoğraflarını çıkarttım. | Open Subtitles | منذ أننا كلنا نعرف ما هو شعورك حيال المصادفات قررت أن أجلب صور رخص القيادة |
| İlginç rastlantılar dizisi sonucu, baş sanıklıktan mağdurluğa geçişin tek örneği. | Open Subtitles | مثال على المشتبه المثالي الوقوع ضحية إلى سلسلة من المصادفات الشريرة. |
| Evet ancak bazen basit tesadüflerin göründüğü gibi olmadığı anlaşılabilir. | Open Subtitles | نعم، لكن أحياناً تكون أبسط المصادفات ليست ما تبدو عليه |