Ve ben de Şükran Günü'nü ailem, şu alternatif müzik grubu ve en sevdiğim barmenle geçirdiğim için mutluyum. | Open Subtitles | و أنا شاكر لأنّي سوف أقضي عيد الشكر مع عائلتي و مغنّي الروك هؤلاء، و مع السّاقي المفضّل لدي |
Yurt hayatı üniversitenin en sevdiğim kısmıydı. | Open Subtitles | حياة السكن الجامعي كانت الجزء المفضّل لدي في الجامعة |
Şimdiye kadar bu evdeki en sevdiğim kişi annen. | Open Subtitles | حسنا، حتى الآن، أمّك الشخص المفضّل لدي في هذا البيت |
-En sevdiğim peynir. | Open Subtitles | تَحْبُّ جبناً حامضاً؟ هو المفضّل لدي. |
Hepinizin de bildiği gibi, Berlin'den Beijing'e yirmi üç otelim var, ama hiç birisi burası gibi değil, "Güneşli Vista Nottingham", benim en sevdiğim otelim. | Open Subtitles | كما تعلمون أنا أمتلك 23 فندقاً من برلين وصولاً لبكّين , وليس سراً أن صني فيستا نوتنغهام " أفلام العرب " هو المفضّل لدي |
Sanırım en sevdiğim Bölüm İki. | Open Subtitles | أعتقد أن المفضّل لدي سيكون... الفصل الثاني"..." |
Turk'ü özleyecektim ama neyse ki beni neşelendirmek için, en sevdiğim stajyerim vardı. | Open Subtitles | كنت سأشتاق إلى (تورك) ولكن لحسن الحظ كان الطبيب المتدرب المفضّل لدي موجوداً ليبهجني |
Sammy, en sevdiğim. | Open Subtitles | أنتَ المفضّل لدي |
- En sevdiğim eldivenlerim. | Open Subtitles | إنه المفضّل لدي. |
Benim de onu pek sevdiğim söylenemez. | Open Subtitles | أجل, وهو ليس المفضّل لدي كذلك |
- En sevdiğim yemek. - Gel de tadına bak. | Open Subtitles | المفضّل لدي - تعال و كل - |