| Omuriiliğimin içinde bulunan kırık kemikleri toplayabildikleri kadarıyla bir araya getirdiler. | TED | التقطوا العظام المكسورة بقدر ما استطاعوا التي استقرت في الحبل الشوكي. |
| Bırak onu! Biz burada hatıra olarak kanlı eklemler ve kırık kemikler toplarız. | Open Subtitles | ارم هذا، التذكارات الوحيدة التي نجمعها هنا هي المفاصل الدامية و العظام المكسورة |
| Hayvanların üzüntüleri hakkında pek bilgimiz yok, yada kırık bir kalbin etkisi hakkında. | Open Subtitles | نحن لا نعلم شيئاً عن حزن الحيوانات, أو حتى عن عذاب القلوب المكسورة. |
| Göğüs ağrısına, nefes alma güçlüğüne, kırılmış ellere ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث لالام الصدر صعوبة التنفس , الايدى المكسورة ؟ |
| Yaralandığımızda doktorlar kırılan kemikleri iyileştirmek için mercanlardan kalsiyum karbonat elde ederler. | Open Subtitles | واحد قد يجرح يستعمل الأطباء كاربونات الكالسيوم من المرجان لتجبير عظامنا المكسورة |
| kırık kâlp sendromu kâlp adalesi hastalığı olarak da bilinir. | Open Subtitles | متزامنة القلب المكسورة تُعرف أيضاً بأنها من أسباب الأزمة القلبية |
| Şu ana kadar anladığım, kırık köpek kemiği "T" dir.. | Open Subtitles | حتى الان انا اكتشفت ان عظمة الكلب المكسورة هي تي |
| Bahçedeki kırık mini fırını gördüm, üstelik kan da vardı. | Open Subtitles | رأيت المحمصة المكسورة في الفناء وكان هناك دم على العشب |
| Çok yaralanmıştı: Akciğerlerde hasar ve çok fazla kırık. | TED | لقد عانى من الكثير من الإصابات: رئة مثقوبة والعديد من العظام المكسورة. |
| kırık kalpler mecazi olarak da kelimenin tam anlamıyla da ölümcül. | TED | حالات القلوب المكسورة هي مميتة بالمعنى الحرفي والمجازي للكلمة. |
| Onlar da pes ettiğinde, kırık küreklerden birini diğerlerine yedek parça olarak kullandım. | TED | و حينما لم تنجح تلك الطرق , قمت بإستخدام أحد ألواح التجديف المكسورة كدعامة |
| Kara kedinin, kırık aynanın kötü şans getirdiğine ne kadar inanıyorsam o kadar. | Open Subtitles | ليس أكثر من أعتقادي أن القطط السوداء أو الملح المسكوب أو المرايا المكسورة هي سوء الحظ |
| Söyle onlara, Roma garnizonundan geriye yalnız bu kırık sopa ve ben kaldık de! | Open Subtitles | أخبرهم أنك انت و تلك العصا المكسورة هم كل ما تبقى من حامية روما |
| kırık lambalardan doğan karanlığın yolu göstereceğini bilen birisinin. | Open Subtitles | شخص علم أن ظلام المصابيح المكسورة سيريه الطريق |
| Hiç dişlerini kırık parmaklarınla topladın mı ? Ne demek şimdi bu ? | Open Subtitles | هل ألتقطت من قبل سنتك المكسورة بإصبع مكسور؟ |
| Bu kırık kafaların neden burada olduğunu merak ettim sadece. | Open Subtitles | أنا فقط تسائلت لماذا هذه الرؤوس المكسورة كانت هنا |
| Birkaç kaburgasıyla birlikte bir kolu kırılmış ve suratında kesiklerle morluklar var. | Open Subtitles | لديه عدد من الأضلع المكسورة, وذراع مكسورة ايضا, وجروح وسحجات على وجهه. |
| sonrasında da kırılmış cevizi güven içinde topla. | TED | بعد ذلك، يجمعون الحبيبات المكسورة في أمان. |
| Ağır ol. Kaburgalarından bazıları kırılmış. | Open Subtitles | على مهلكِ لديكِ زوجٌ من الأضلاع المكسورة |
| Hikayeler insanların saygınlığını kırabilir, Ama hikayeler aynı zamanda kırılan saygınlığı onarabilir. | TED | تستطيع القصص كسر كرامة الشعب. لكن القصص يمكن أن تُستخدم لإصلاح تلك الكرامة المكسورة. |
| Evet, ben de Bozuk bir plak için cd almışım. | Open Subtitles | و أنا أشتريت أقراص مضغوطة للتسجيلات المكسورة |
| Bu da leğen kemiği, ayak, kaburga, boynuz kırılması gibi yaralanmalara neden oluyor. | Open Subtitles | مسببة إصابات مثل الأحواض المكسورة والساقين، والأضلاع، والقرون. |
| kırık ve çatlak kemikleri desteklemek için kullanılıyor. | Open Subtitles | تستخدم لأجل ترميم العظام المكسورة .. و الدعامات الهشة |
| Ön ve arka kaburga kırıkları var. | Open Subtitles | الأضلاع المكسورة من الأمام و الخلف |
| O resimdeki cam parçaları, kırık bir likör şişesinden. | Open Subtitles | قطع الزجاج في الرسمة من زجاجات الخمر المكسورة. |
| Sadece birkaç parmak kırığı var, tabii o da varsa. | Open Subtitles | لديك فقط بعض الأصابع المكسورة. |