| Bu rengarenk toplar da şu anda bu salonda, aramızda yüzen mikroplar. | TED | وهذه الدوائر الملونة هي الميكروبات والتي تسبح في الهواء من حولنا .. في هذه الغرفة الآن .. حولنا جميعاً |
| Oksijen azalabilir, daha fazla patojen ve bazı mikroplar tarafından üretilen toksinler olabilir. | TED | قد يكون هناك أكسجين أقل، قد يكون هناك المزيد من مسببات الأمراض وقد يكون هناك سموم تُنتجها بعض هذه الميكروبات. |
| Beni mikropları kullanmakta heyecanlandıran onların verimliliği. | TED | الذي يثيرني حول استخدام الميكروبات هو كفاءتها. |
| DNA ile bulduklarımıza göre de yabanda bu iki türün tamamen farklı mikropları olduğuydu. | TED | وما وجدناه في الحمض النووي هو أنه وفي البرية، كان هذان النوعان يمتلكان مجموعتين مختلفتين تمامًا من الميكروبات. |
| Sonuçta, bu mikropların etkisini göreceğimiz moda olmayabilir de. | TED | وفي النهاية، قد لا يكون حتى موضة أن نرى هذه الميكروبات تؤثر. |
| Bilimsel keşifler, derin yer altı mikrop çeşitleri, çok yavaş olabilir. | TED | الاكتشافات العلمية.. كما الميكروبات تحت الأرضية يتم الوصول إليها ببطء شديد. |
| Bu mikroplar aslında obeziteye mi sebep oluyor, yoksa obezite mikroplarda değişime mi neden oluyor? | TED | هل تسبب هذه الميكروبات البدانة، أم أن البدانة تسبب تغير المكيروبات؟ |
| Ama bağırsaklarımızda önemli olan tek şey mikroplar değildir. | TED | ولكن ليست فقط الميكروبات في امعائنا ما يعتبر مهما. |
| Yani evet, mikroplar konuşuyor ve biz de dinliyoruz ve bize konuşuyorlar, oradaki büyük ağabeylerine karşı her seferinde bir gezegeni ve bir Ay'ı ele alalım. | TED | نعم، الميكروبات تتكلم ونحن نستمع، وهي تأخذنا، إلى كوكب في كل مرة وإلى قمر في كل مرة، نحو أخوتها الكبار هناك في الخارج. |
| Örneğin mikroplar, skalada, yüksek kalite balık unu için harika alternatifler olabilir. | TED | الميكروبات مثلاً يمكن أن تكون بديلاً عالي الجودة كوجبة للأسماك على نظاق واسع. |
| Bu mikroplar hemen doğumdan sonra bizimle. | TED | هذه الميكروبات تصاحبنا منذ ما بعد الولادة بقليل. |
| Ne yediğimize ve ne kadar şeker tükettiğimize bağlı olarak çeşitli mikroplar çoğalarak çürüğe yol açabilir. | TED | اعتمادًا على ما نأكله، وتحديدًا كمية السكر الذي نستهلكه، يمكن لبعض الميكروبات التكاثر بأعداد ضخمة متسببةً في التسوّس. |
| Buradaki her bir nokta, bir mikrobik topluluktaki bütün kompleks mikropları temsil eder. | TED | كل نقطة هنا تمثل كل الميكروبات المعقدة في مجتمع ميكروبي واحد كامل. |
| Bir kişinin bağırsak mikropları bir başka kişinin bağırsak mikroplarının salabildiği kalorilerin sadece bir kısmını salma yeteneğinde olabilir. | TED | من الممكن أن تستطيع الميكروبات الأمعائية لدى شخص ما أن تصدر جزء فقط من السعرات الحرارية التي تصدرها ميكروبات شخص آخر. |
| Tüm bu faktörleri kontrol edemememize rağmen, ne yediğimize dikkat ederek mikropları kendi yararımıza kullanabiliriz | TED | وفي حين لا نستطيع التحكم في كل هذه العوامل، نستطيع أن نؤثر على توازن الميكروبات من خلال الانتباه لما نتناوله. |
| Peki kapalı alanda yaşayan mikropların türlerini ve dağılımlarını ne etkiliyor? | TED | ما الذي يحدد أنواع وتوزيعات الميكروبات داخل المباني؟ |
| Sizi denizin derinliklerinde bir gezintiye çıkarmak ve en küçük ev sahipleri olan mikropların gözünden baktırmak istiyorum. | TED | أود أن آخذكم في رحلة إلى البحر، للنظر لها من منظور أصغر ساكنيها: الميكروبات. |
| Yani bu hayvanların bazıları için, bağırsaklarında doğru mikropların olması yaşayıp yaşamayacaklarını etkileyebilir. | TED | لذا بالنسبة لبعض هذه الحيوانات، امتلاك الميكروبات المناسبة داخلهم قد يكون قضية حياة أو موت. |
| Bu renklerin ilerlemesi kolonda yaşayan farklı mikrop türlerinin olduğunu gösterir. | Open Subtitles | إن تعاقب الألوان يوحي بأن أنواع مميزة من الميكروبات تقطن هنا |
| Her bir mikrop hayatta kalabilmek için belirli elementlere ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | كل نوع من أنواع الميكروبات يحتاج إلى مواد معينة لكي يعيش |
| ve o mikroskobik Marslılar olduğunu düşünüyor. Belki de bazıları bu kayaçlarda seyahat etmiş olabilir. | Open Subtitles | وهو يعتقد بأن الميكروبات المريخية قد سافرت على بعض هذه الصخور المريخية |
| İtiraf etmek gerekirse mikroplardan daha sarılınabilirler. | TED | ومن المسلم به، أنه لربما أكثر قابلية للاحتضان من الميكروبات. |
| Ve bunun nedeni hepimizin devamlı olarak mikroplara ev sahipliği yapıyor olması. | TED | وهذا بسبب أننا نذرف الميكروبات باستمرار. |
| Neyse ki ondan çok nadiren hastalanırız, çünkü çoğu deniz mikrobu bizim lehimize çalışıyor, aleyhimize değil. | TED | لكن لحسن الحظ، نادراً ما نمرض بسبب مياه البحر، لأن معظم الميكروبات البحرية تعمل من أجلنا، وليس ضدنا. |
| Nasıl doğduğumuzun, başlangıç olarak sahip olduğumuz mikroplardaki etkisi muazzam. Peki bundan sonra ne olacak ? | TED | وبالتالي كيفية ولادتنا لها اثر هائل على انواع الميكروبات التي نحملها من البداية، لكن اين سنصل بعد ذلك ؟ |
| Ben de gelmiş senin yalnızca mikrobiyolojiye tutkulu olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | وأنا من ظننتك شغفة بعلم الميكروبات فحسب. |