| İş ortaklarımın Görev icabı sana bütün bilgileri vermelerini anlıyorum. | Open Subtitles | أتفهم أن شريكي قام بالفعل بإطلاعك على الأمر وأساسيات المُهمة |
| Bana bir iyilik yap ve bunu son Görev olarak al, ve sana, istediğin kadar para ve uyuşturucu ile gerçek bir emeklilik sağlayayım. | Open Subtitles | ﺄقبل تلك المُهمة الأخيرة, كمـعروف مـن ﺄجـلي, وﺄنا سوف أُحيلك, إلي تـقاعد حقيقي |
| Bilmeniz gereken şu ki, bu Görev sadece bir şekilde bitebilir o da halkımızın New Caprica'dan başarılı bir şekilde kurtarılmalarıdır. | Open Subtitles | ويجب أن تعلموا أنه توجد نهاية واحدة لأداء المُهمة وذلك بالإنقاذ الناجح لقومنا |
| Bu görevi bana veren ajan kayıp. FBI da senin sorumlu olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | العميل الذى كلّفنى بهذه المُهمة مفقود والمباحث الفيدرالية تظن أنك مسئول عن إختفائه |
| Bu görevi, Dünya'yı veya galaksimizi bir sersemin arayışı uğruna feda etmeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لستُ على أستعداد بالتضحية يهذهِ المُهمة الأرض , أو مجرتُنا من أجل البعض الساعيين المجانيين |
| Bu görevin bir amacı vardı. Öyle olmalı. | Open Subtitles | كان هُناك هدف لهذه المُهمة يجب أن يحدُث. |
| Toplandıklarında Foni, Shede'nin Görev için hazır olduğunu düşünüyor. Fakat kuyu saklı bir yerde. | Open Subtitles | بينما تحزم الامتعة , تُقرر فوني أنَّ شيدي مُستعدة لتولي المُهمة. ولكنَّ البئر مخفيُّ جيداً |
| Dünya'da daha tehlikeli bir Görev bırakmış olabileceğimizden korkuyorum. | Open Subtitles | أنا خائف من أننا تركنا المُهمة الاخطر هنا على الأرض |
| Bu Görev düşmüştü karıma birkaç hafta önce. | Open Subtitles | منذ بضعة أسابيع كانت تلك المُهمة على زوجتي |
| İlk Görev için sadece 60 saniye veriyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعطوننا 60 ثانية فقط لإنهاء المُهمة الأولى |
| Yaptığımız şeye dayanarak eleme süreci diyor ki içerideki Görev sıvıyı çıkarma. | Open Subtitles | إعتماداً على ما قد فعلناه بالفعل عملية الإزالة تعنى أن المُهمة بالداخل فى إستخراج السائل |
| Görev saati üç dakikaya kurulsun. | Open Subtitles | أود أن يتم ضبط ساعة المُهمة على ثلاث دقائق |
| Bu Görev bittiğinde, savaş sona erecek. | Open Subtitles | ،بمُجرد أن تنتهي هذه المُهمة .الحرب ستنتهي |
| görevi tamamlamaya çalışacaklar. | Open Subtitles | سوف يحاولوا أن يُكملوا هذه المُهمة على قدر استطاعتهم |
| Demek ki görevi başarıyla tamamlayıp, onu kurtardık. | Open Subtitles | هذا يعني بأن المُهمة قد نجحت وأننا قد أنقذناها |
| Ancak görevi tamamlayacak cesaretin yoktu. | Open Subtitles | لكن لم تكن لديك الشجاعة لإكمال المُهمة وحسب. |
| Ama madem bu görevi tamamladım, şimdi de üzerine cilasını atacağım. | Open Subtitles | ولكن الآن وبعد إنتهاء تلك المُهمة حان وقت الشرب |
| Trendeki görevi yalnızca benim ekibimdekiler biliyordu, nasıl olur? | Open Subtitles | ماذا؟ لكن هذه المُهمة على هذا القطار لا يعرفها سوى أعضائنا، كيف يُمكن.. ؟ |
| Birkaç yıl önce, devlet sadece Lycanlar konusunda görevin tamamlandığını beyan etti. | Open Subtitles | منذ بضعة سنوات، أعلنت الحكومة بأن المُهمة إنتهت إلي آخر مُستذئب. |
| Bu görevin seviyesi nedir efendim? | Open Subtitles | ماهو مُستويّ هذه المُهمة, سيديّ ؟ |
| Belki bu göreve beni de dahil etseydiniz daha önemli bir rol üstlenebilirdim. | Open Subtitles | إذا كان بإمكانك اشراكي في هذه المُهمة يمكنني أن أكون أفضل بكثير |
| - Görevimiz o değil. - Emirlerimiz farklı. Burada daha-- | Open Subtitles | لا , هذه ليست المُهمة لدينا أوامر , نحن أقوياء |