| kaçış aracının sürücüsü onu kafasından vurmamış olsa 2000 doları alıp giderdi. | Open Subtitles | و كان لينجو بفعلته أيضاً لو لا سائق سيارة الهروب الذي قتله | 
| -Bu, bir tek şeyi ispatlıyor. Bu, cinayette kullanılan kaçış aracıydı. | Open Subtitles | هذا يبرهن شئ واحد,أن هذه كانت سيارة الهروب المستخدمة في الجريمة | 
| Arabayla ilgili soruyu cevaplamaktan kaçmak için harika bir yoldu. | Open Subtitles | كانت طريقة غريبة فى الهروب من سؤال ابى عن السيارة؟ | 
| Üzerine kara bulut gibi oturuyor ve sen kaçmak istiyorsun. | Open Subtitles | سيكون له تأثير كبير عليك وكل ما تريده هو الهروب | 
| Bir balıkçıyla pazarlık yapıp, makul büyüklükte yerli bir tekne bulmuş, ve benimle birlikte kaçmayı denemeyi kabul etmişti.. | Open Subtitles | كونه كان مراكبيا ماهرا فقد كان يملك زورقا ذو حجم لاباس به و قد وافق على محاوله الهروب معى | 
| Ama bir şekilde kaçma iradeni kaybettiysen suçluluk veya utanç gibi şeyler dolayısıyla bu yükten kurtulsan iyi edersin. | Open Subtitles | ولكن إذا فقدتى الرغبة فى الهروب بسبب ذنب أو عار أو شئ ما من الأفضل أن تتخلصى من هذا | 
| Karşı saldırı veya kaçış teşebbüsü nafiledir ve sivilleri tehlikeye atar. | Open Subtitles | انها تجعل محاولة القتال او الهروب غير مجدية وخطيرة على المدنيين. | 
| Şu anda kaçış planında bir anlaşmazlık çıktığı teorisi üzerinde duruyoruz. | Open Subtitles | الآن، نحن نعمل تحت نظرية بأن هناك خلاف حول خطة الهروب | 
| İyi bir ekip olurduk. - Sen kaçış aracını kullanırdın. | Open Subtitles | أتعلم، نحن نشكّل فريقاً جيّداً، يمكنك أن تقود سيارة الهروب. | 
| Şimdi, dinlenen fokların etrafı buzdaki deliklerle kaplı dolayısıyla kaçış yolu seçenekleri var. | Open Subtitles | باتت الفقمات المضطجعة محاطة بثقوب في الجليد فهي تملك حق اختيار طريق الهروب | 
| Yani o gemilerin kaçmak için oldukça fazla zamanı olacaktır. | Open Subtitles | و لذا فتلك السفن لديها وقت ضيق من أجل الهروب. | 
| Şimdi, bunu yapmak heba edilmiş bir yaşamdan kaçmama yardım mı etti yoksa, kaçmak istemeyeceğim için beni kör mü etti? | Open Subtitles | الآن , هل فعل ذلك يُساعدني على نسيان حياتي الضائعة أم أنها كانت تُعميني لكي لا أتكمن من الهروب منها ؟ | 
| Yanlış teslimat yüzünden magazincilerden kaçmak için vaktimi boşu boşuna harcadım. | Open Subtitles | كان على الهروب من الصحفيين وأضعت وقتي بسبب عملية تسليم المزيفة. | 
| Ben bunu Yukarı Doğu Yakası'ndaki gerçek hayatımdan kaçmak için kullanıyordum. | Open Subtitles | لقد أعتدت على الهروب من حياتي الحقيقة في الجانب الشرقي الأعلى | 
| Bir mühendis. Çift kilitli bir odadan kaçmayı nasıl becerebildi? | Open Subtitles | رغم ذلك بطريقة ما أستطاع الهروب من غرفة محكمة الإغلاق | 
| Hepimize, hayatlarımızdan kaçmayı bırakmayı ve yeniden yaşamaya başlamayı soruyorum. | Open Subtitles | أطالبكم كلكم بأن نتوقف عن الهروب من حياتنا ونبدأ بحياتهم | 
| Bu koşullar altındaki vurup kaçma suçunun cezası 12-15 yıl hapis demektir. | Open Subtitles | جناية الدهس و الهروب بهذه الظروف عقوبتها 12 إلى 15 سنة حبس | 
| Eğer birisi firar edecekse o kişi ben olmalıyım diye düşündüm. | Open Subtitles | و فكرت لو ان احد يريد الهروب لابد ان يكون انا | 
| Bu, onun virüsle kaçmasına engel olabilmek için yapabileceğim tek şeydi. | Open Subtitles | هذا هو الشىء الوحيد الذى أمكننى فعله لأمنعه من الهروب بالفيروس | 
| Daha erken gelemezdim, çünkü kaçıp gelmek öyle kolay değil. | Open Subtitles | لم أستطيع الوصول إليك مبكراً لأن الهروب لم يكن سهلاً | 
| Eğer bu tetiği çekersen, sorumlu sen olacaksın ve bundan kaçamazsın. | Open Subtitles | ولكن إن سحبت الزناد ستكونين مسؤولة ولا يمكنك الهروب من هذا | 
| kaçmanın ürkütücü yanı, yine de kendini daha kötü bir yerde bulma ihtimalindir. | Open Subtitles | شىء مخيف حول الهروب مع ذلك المحاولة قد تنتهى بك الى مكان اسوأ | 
| Derler ki, bir şeylerden kaçmaya çalıştıkça kendini sürekli kaçarken bulurmuşsun. | Open Subtitles | تعلمين , يقولون لو تعودت على الهروب سوف تستمرين فى الهروب | 
| Hastaneden kaçmaktan daha zor olan tek şey içeri girmektir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الصعب من الهروب من المستشفى هو الرجوع إليه | 
| Onun için, hayat tek bir görevden ibaretti: ailesinin kaçışı ve Avustralya'da yeni bir yaşam. | TED | بالنسبة لها,كانت حياتها تدور في مُهمة واحدة الهروب بعائلتها وحياة جديدة في استراليا. | 
| PRISON Break "Tüm Alanlara Erişim" | Open Subtitles | الهروب الكبير الهروب الكبير الولوج الكامل | 
| Orada yanında kaçak bir maymun bulunduran herkesin başı belada. | Open Subtitles | اى شخص سيحاول الهروب بالقرد فى الداخل سنطلق عليه النار | 
| Ama hızlı bir araçta bile olsanız sayılar sizin lehinize değilse daha hızlı gitmek yerine aklınızı kullanmaya odaklanmalısınız. | Open Subtitles | لكن حتى لو كان معك سيارة سريعة اذا كانت الارقام ليست في صالحك التركيز يجب ان يتغير من الهروب |