"الواقع كان" - Traduction Arabe en Turc

    • aslında
        
    • bir
        
    aslında, vergi zamanlarında çok meşgul olduğundan, eleman almasına izin vermişlerdi. Open Subtitles فى الواقع كان مشغولا جدا فى موسم الضرائب فسمحوا له بمساعد
    Yaptığımız aslında şuydu, biyomalzemeleri bir köprü gibi kullanıyoruz böylece organdaki hücreler adeta köprü üzerinde yürür gibi gidiyorlar, ve oradaki boşluğu doldurarak o dokunun yenilenmesini sağlıyorlar. TED ما فعلناه في الواقع كان أننا استخدمنا الخامة الحيوية كجسر لتتمكن خلايا العضو من عبور هذا الجسر، إذا أردتم القول، لتعمل على ملء الفراغ وتجدد هذا النسيج.
    Bu aslında hastalık veya ölüm potansiyeli olan 21 gün anlamına geliyordu. TED وهذا في الواقع كان يعني 21 يوماً للمرض المحتمل أو الموت.
    Güzel bir manzara, huzurlu bir ortam ancak yardım isteyen birkaç çocuğun ağlamasıyla bu ortam bozuluyor. TED وكان المنظر جميلًا، ولكن شابه صوت صراخ طفل في الواقع كان عدد من الأطفال بحاجة لمن ينقذهم من الغرق
    Aslinda yasi geckin bir adamdi, 70'lerinin ortalarinda. TED في الواقع كان رجلا عجوزا في منتصف السبعينات حتى تعلمون.
    Ben hepsini yaptım. aslında 2 yıl önce yaptığı herşeyi. TED و قد قمت بكل ذلك، في الواقع .. كان الجميع يفعل ذلك منذ عامين.
    İyice düşündüğümüzde anladık ki; olanlar aslında ben ve ekibimin hatasıydı. TED ثم اتضح، عندما بدأنا التفكير لاحظنا أنه في الواقع كان خطئي أنا و فريقي
    aslında, ozonun incelmesi üzerine frene basma kararını gerçekten belirleyen şey, protokolde yapılan son değişikliklerdi. TED فهو في الواقع كان تعديلًا لاحقًا للبروتوكول، والذي فعلياً شكل القرار لوقف استنفاذ طبقة الأوزون،
    Grace'in tozun şeker olduğunu düşündüğü durumda, çünkü 'şeker' olarak etiketlenmişti ve kahve makinesinin yanındaydı, ancak aslında toz zehirdi. TED حيث اعتقدت غريس أنّ المسحوق كان السّكّر، لأنه عُلِّمَ السّكّر و بماكينة القهوة، لكنّ في الواقع كان المسحوق سمًّا .
    İçgüdüleri ona bir gizemi çözdüğünü söylüyordu ama aslında yaptığı şey bağımlı olduğu şeyden bir doz almaktı. TED أخبرتها غريزتها بأنها تحاول حل الغموض، لكن ما كانت تفعله في الواقع كان الحصول على جرعتها.
    - aslında biraz daha farklı bir sebebi vardı. - Herkesi deniz tuttu. Open Subtitles في الواقع كان شيئا آخر تماما الجميع كان بهم دوار البحر
    Dünyaca ünlü mucit, aslında New York'un en ilgi çekici bekarıydı da. Open Subtitles في الواقع , كان المخترع الاشهر عالميا هو ايضا اعذب نيويورك الاكثر اثاره
    aslında, bir yerlerde bir kutu Tango olacaktı. Open Subtitles في الواقع كان لدي علبة من التانجو، فى مكان ما
    aslında, sihrin başlangıcı tarih öncesi zamanlara dayanıyor. Open Subtitles في الواقع كان الأمر كذلك، أصل السحر يعود تاريخها إلى عصور ما قبل التاريخ.
    İntihara meyilliydim ve kendimi öldürebilirdim ama analistim çok sıkı bir Freud'cuydu. Open Subtitles لدي رغبة في الانتحار في الواقع كان ممكناً أن أقتل نفسي ولكنني كنت أقوم بالتحليل مع شخص فرويدي متشدد
    Gerçekte, American Midwest'te bir ayakkabı satıcısıydı. Open Subtitles في الواقع كان بائع أحذية في الوسط الغربي الأمريكي.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus