O elindeki tek şey. | Open Subtitles | إنها الشيء الوحيد الذي لديك أنت على المحك |
Sanırım hepimiz farkındayız ki sahip olduğun tek şans, kötü şans. | Open Subtitles | اعتقد اننا متأكدين ان الحظ الوحيد الذي لديك هو الحظ السئ |
O, senin sahip olduğun tek şey. Kıçını kurtarman ona bağlı. | Open Subtitles | إنها الشيء الوحيد الذي لديك أنت على المحك |
sahip olduğun tek delil, başka bir şeyin kanıtı. | Open Subtitles | الدليل الوحيد الذي لديك هو دليل على شيء آخر |
Büyüyecek. sahip olduğun tek şeye dönüşecek. Hayır. | Open Subtitles | إنه يكبر داخلك حتى يصبح الشيء الوحيد الذي لديك. |
İster inan ister inanma, sahip olduğun tek arkadaş benim. | Open Subtitles | صدق أو لا تُصدق أنا الصديق الوحيد الذي لديك |
- sahip olduğun tek arkadaşı da kazıkladığın gerçeğinden bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | أنك دمرت للتو شراكة الصديق الوحيد الذي لديك |
Artık sahip olduğun tek isim bu. | Open Subtitles | ((وهذا هو الاسم الوحيد الذي لديك الآن)) |