| Şu anda bilmem gereken tek şeyi biliyorum: Onu sevdiğimi. | Open Subtitles | الآن , أعرف الشيء الوحيد الذي يجب علي أن أعرفه: |
| Şu anda alâkadar olman gereken tek polis benim, tamam mı? | Open Subtitles | أنا الشرطي الوحيد الذي يجب أن تشغل نفسك به الآن، اتفقنا؟ |
| Birincisi ona karşı açılan bu dava çok zorlu. İkincisi mahkemenin verdiği hüküm bizim iptal etmemiz gereken tek hüküm değil. | Open Subtitles | و الإتهام القانوني ليس الإتهام الوحيد الذي يجب أن نعكسه |
| "Zevk, uğrunda yaşanması gereken tek şeydir." | Open Subtitles | المتعة هي الشيء الوحيد الذي يجب على المرء ان يعيش لأجله |
| Kötü bir ilişkinin hesabını vermesi gereken tek kişi bir sonraki ilişkini yaşayacağın kişidir. | Open Subtitles | أنا اكره هذا الشخص الوحيد الذي يجب عليه ان يدفع ثمن العلاقه السيئه هو الشخص بعلاقتك التاليه |
| Sıradanlık mücadele etmem gereken tek şey değil. | Open Subtitles | الاعتيادية ليست الشيء الوحيد الذي يجب أن أحاربه في منزلي |
| Müşterilerimiz hakkında bilmen gereken tek şey hepsinin kapana sıkışmış olduğudur. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجب أن تعرفه عن زبائننا هو أنهم جميعاً في الحفرة |
| Müşterilerimiz hakkında bilmen gereken tek şey hepsinin kapana sıkışmış olduğudur. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجب أن تعرفه عن زبائننا هو أنهم جميعاً في الحفرة |
| Oğluma vermeniz gereken tek şey dr. Scanlon, tibbi olarak taşınması için gerekli her ne ise o. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجب أن تعطيه لولدي دكتور سكانلون هو أي دواء ضروري لكي يجعله يتحرك مجدداً |
| Dürüst olman gereken tek kişi kendinsin. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي يجب أن تكُونَي صادقهَ مَعه هو مع نفسك |
| Yapman gereken tek şey babanın ve gelecekte kocan olmasını umut ettiğimiz kişiye itaat etmek. | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذي يجب أن تريه هو أن تطيعى والدك وعلى الأرجح زوجك فى المستقبل |
| Evine yarı çıplak halde geliyorum, uğraşman gereken tek şey, benim. | Open Subtitles | لقد دخلت منزلك ونصف جسدي عاري الشئ الوحيد الذي يجب أن تفعله هو ممارسة الجنس معي |
| Şairane saçmalığı kes. Ateş hakkında öğrenmen gereken tek şey, kibritlerle oynamaman gerektiğidir. | Open Subtitles | لا تقول هذا الهراء، الدرس الوحيد الذي يجب أن تتعلمه هو ألا تلعب بالثقاب |
| Dinle alıp veremediğim yok bana sorarsan inanman tek gereken tek insan sensin. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ ضد التديّن. إذا سألتني، الشخص الوحيد الذي يجب أن تؤمن بهِ هو أنتَ. |
| Adamın aklına sokman gereken tek sayı satış fiyatı olmalı. | Open Subtitles | الرقم الوحيد الذي يجب أن تفكري به هو السعر |
| Şu an korkman gereken tek şey benim. | Open Subtitles | حسنًا، الشيء الوحيد الذي يجب أن تخشين منه الآن.. هو أنا. |
| Bilmeniz gereken tek şey, Yüzbaşı Mayers'in bir savaş kahramanı olduğudur. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجب ان تعرفوه ان هذا الرجل, كابتن مايرز ، انه هنا انه بطل حرب |
| Şimdi, iyi geçinme konusunda endişelenmen gereken tek kişi Orin Helgesson. | Open Subtitles | الأن الشيء الوحيد الذي يجب أن تقلق من أجله هو أن تتعامل بشكل جيد مع أورين هيجسون |
| O da şudur ki; korkmamız gereken tek şey korkunun kendisidir. | Open Subtitles | أن الشيء الوحيد الذي يجب أن نخافه هو الخوف عينه |
| Cleveland'a götürmen gereken tek sey bu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجب عليك ان تأخذه معك الى كليفلاند |