Hayır. tek kaset kullanıp, yeniden üzerine çekiyorlar. Tasarruf etmek için. | Open Subtitles | لا، على مايبدو أنه الشريط الوحيد و يسجلون عليه لتوفير المال |
Senden tek bir şey yapmanı istemiştim, Chip, sadece tek bir şey. | Open Subtitles | لدي لك أن تأمر الوحيد و طلب الشيء، الشيء الوحيد الذي رقاقة، |
tek yol bu, başka çaremiz kalmadı. | Open Subtitles | هذا هو السبيل الوحيد و انكم جميعا تعرفون ذلك. |
Öncelikle, içeri giren tek yol burası. Sonra, merdiven boşluğuna ulaşmalıyız. | Open Subtitles | هذا هو المدخل الوحيد و علينا أن نصعد هلى الدرج |
Öncelikle, bu, içeri girmenin tek yolu. Yukarıya körü körüne çıkacağız. | Open Subtitles | هذا هو المدخل الوحيد و علينا أن نصعد هلى الدرج |
Bende tek geçiş kartı var ve bizzat personelin hepsini yönlendiririm. | Open Subtitles | عندي هنا الترخيص الوحيد و هو يحل محل ترخيص كل الموظفين و ترخيصي شخصيا |
o benim tek oğlum. Adımı o sürdürecek. | Open Subtitles | و هو أبني الوحيد و أنا اريده لكي يرفع أسمي |
Pekâlâ, bu bizim tek ipucumuz. Başka çarem yok. | Open Subtitles | حسنا ، إنه دليلنا الوحيد و علينا التصرف وفقا له |
Oranın tek alanımız olduğunu ve her şehirden 1 milyon mil uzakta olduğumuzu düşün. | Open Subtitles | نظراً لأنه مشغل محركنا الوحيد و نحن بعيدان عن العدم بمئات الأميال |
Biliyorum, biliyorum. Elimdeki tek kişisin ama bunu da kimsenin bilmesi gerekmiyor, değil mi? | Open Subtitles | اعلم,انك رجلي الوحيد و لكن يجب الا يعرف احدا بذلك |
tek başına adaleti ve insan kontrolü dışında yaşamayı ima ediyor. | Open Subtitles | بمعنى الحكم الوحيد و القدرة على التصرف خارج تحكم البشر |
İsme gelince, eğer uçağa benim tek oğlum Lee Hae Suk'un adını verirseniz bundan daha çok onur duyarım, Valim. | Open Subtitles | وضع أسم أبني الوحيد و يصبح أسم الطائرة لي هاي سيوك سعادتك |
Onun tek oğlu ve buna dayanamam. | Open Subtitles | وهذا ابنها الوحيد و لا يمكنني المخاطرة بذلك |
Önemli olan tek şey seni sevdiğimi bilmen. | Open Subtitles | الأمر الوحيد و المهم هو أن تعرف أنني أحبك |
Burası tek otel ve o acımasız yaşlı kadın evcil hayvanlara izin vermiyor. | Open Subtitles | وهذا هو الفندق الوحيد و السيدة الكبيرة لا تسمح بالحيوانات الأليفة. أنت لن... |
Çünkü, tek basit görevi bile beceremedin. | Open Subtitles | لأنك لا تستطيعين القيام بعملك الوحيد و البسيط |
İntikam görevi tek amacı haline gelmiş olabilir ve şimdi nereye baksa bir bela görüyor. | Open Subtitles | قد تكون مهمة تطبيق القانون أصبحت محط تركيزه الوحيد و الان يرى المشاكل أينما نظر |
Asıl önemlisi elimizdeki tek silah bu... ..ve sadece üç mermi kaldı. | Open Subtitles | إن هذا هو السلاح الوحيد و جلّ ما تبقى لنا هو 3 طلقات |
Bir keresinde bana bir kadın olmanın ağırlığını taşıyamadığınızı, ...size bir Kraliçe olduğunuzun hatırlatılmasını istemediğinizi , ...ama ilgilenmeniz gereken tek şeyin göreviniz olduğunu bildiğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | و لكن جلالتك قد قلت لى ذات مرة أنك لا يمكنك تحمل ترف كونك امرأة و أنك كنت دائماً مجبرة على تذكر أنك ملكة و أن حبك الوحيد و تفكيرك الوحيد ، هو لواجبك |
Görünürde yaşayan tek akrabası sizdiniz, tabii siz de siz neredeydiniz, amcanız öldürülürken, monsieur? | Open Subtitles | و لكن "آنتوني" توفي و كل شئ يشير إلى أنك القريب الوحيد .. و بالطبع كنت و أين كنت عندما قُتل خالك يا سيدي ؟ |