| Çorak Topraklar'ın ötesinde hayatın daha kolay olduğu bir yere kaçmak istedim. | Open Subtitles | أردت الهروب لمكان أبعد من الأراضي الوعرة حيث الحياة سهلة وتختفي همومي. |
| Yarınız bana karşı gelmeye fırsat bile bulamadan Çorak Topraklar'da öleceksiniz. | Open Subtitles | نصفكم سيقضى نحبه في الارض الوعرة من دون تدخل من طرفي |
| Şu başkeşişleri ve Çorak Topraklar'ı sonsuza kadar terk edip yeniden başlarız. | Open Subtitles | يُمكننا أن نترك هؤلاء الرُهبان والأراضي الوعرة إلى الأبد، ونبدأ من جديد |
| Dış dünyadaki Çorak bölgeye. Ben oraya gidemem. | Open Subtitles | في الأرضي الوعرة في آوت وارلد حيث لا أستطيع أن أتبعه |
| Çorak bölgede herhangi bir şey buldunuz mu? | Open Subtitles | حسناً ؟ هل وجدتِ أي شيء في الاراضي الوعرة ؟ |
| - Çorak bölgeye gidiyor gibiydiler. | Open Subtitles | يبدو انهم كانوا متجهين ناحية الاراضي الوعرة |
| Nasıl olur da herhangi bir döneme ait bir gemi Çorak bölgeye gelebilir? | Open Subtitles | كيف بحق الجحيم سفينه من أي قرن ينتهي بها الحال في الأراضي الوعرة ؟ |
| Bu şey buraya gelebildiğine göre acaba bizi Çorak bölgede kim bilir daha neler bekliyor? | Open Subtitles | بأي طريقة أتت هنا هذا يجعلك تتسائل نوع ما ماذا أيضاً في الاراضي الوعرة ينتظرنا ؟ |
| Kaz ailelerinin çoğu kuzeye yönelerek Çorak Dakota'dan geçiyor. | Open Subtitles | العديد من الأسر تتجه نحو الشمال عبر الأراضي الوعرة لداكوتا. |
| Seni arabamın arkasına ellerinden bağlayıp sorularıma cevap verene kadar Çorak arazide sürüklesem nasıl olur? | Open Subtitles | لمَ لا أربطك خلف سيارتي و أسحبك في الأراضي الوعرة حتى تجيب على أسئلتي ؟ |
| Polisim seni ve Irathient kızı Çorak topraklarda bulduğunu söyledi. | Open Subtitles | مسؤول الأمن أخبرني أنه وجدك أنت و الإيراثية في الأراضي الوعرة. |
| Bütün bunları Çorak topraklarda bıraktık sanıyordum. | Open Subtitles | أجل. اعتقدت أننا تركنا تلك الأمور خلفنا في الأراضي الوعرة. |
| Hayalet sürücüler beni Çorak topraklarda tuzağa düşürdü. | Open Subtitles | فرسان الأرواح نصبوا لي كمين في الأراضي الوعرة. |
| Hayalet sürücüler beni Çorak topraklarda tuzağa düşürdü. | Open Subtitles | فرسان الأرواح نصبوا لي كمين في الأراضي الوعرة. |
| Bu iki adam bize ilacı getirmek için Çorak arazilere yolculuk ettiler. | Open Subtitles | الذين تحدوا الأراضي الوعرة ليحضروا لنا الدواء. |
| Ben de Çorak Diyarlar'da hâlâ sadizmin var olduğuna sevindim. | Open Subtitles | حسناً وانا سعيد لأني ارى شخصاً سادياً ينجو في هذه الاراضي الوعرة |
| Çorak Topraklar'daki hiçbir kırpıcı daha korkulan veya daha sadık değildir. | Open Subtitles | فلا مرتزق في الأراضي الوعرة أكثر منه خشيًة أو ولاءً. |
| Nasıl ve ne zaman olur bilmiyorum ama Çorak Topraklar'dan gidiyoruz. | Open Subtitles | لاأعرفكيفومتى.. ولكننا سنخرج من الأراضي الوعرة |
| Çorak Topraklar'dan çıkış yolunu bize gösterebileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ظننته سيرينا طريق الخروج من الأراضي الوعرة. |
| Şimdi, hayvanlar engebeli arazi üzerinde koşarken onlar hakkında başka bir şey fark etmiş olabilirsiniz | TED | والآن، ربما تكونوا لاحظتم شيئاً آخر عن الحيوانات عندما كانوا يجرون فوق الأرض الوعرة |
| O issiz arazide yedeksiz kalmak istemezsin. | Open Subtitles | ولا اريدك أن تخاطر بالسير فى هذه الطرق الوعرة بدون إطار احتياطى |
| Sakin ol dostum, bu araç off-road için tasarlanmış. | Open Subtitles | الاسترخاء الرجل ، وهذا الشيء الذي لبنى الطرق الوعرة. |
| Çünkü eğer büyük, lüks bir off-roader istiyorsanız, | Open Subtitles | لانه اذا اردت سيارة فخمة للطرق الوعرة |