| Tek yapmam gerekenin orada durup "evet" anlamında başımı sallamak olduğunu söylediler. | Open Subtitles | قالوا كل ما على فعله هو الوقوف هناك وأومىء رأسى بالموافقة. |
| Prue, nasıl orada durup ölmesine izin verdin? | Open Subtitles | برو، كيف استطعتِ الوقوف هناك وتركه ليموت؟ |
| - Hayır, çünkü tüm gün Oraya park etmek istiyor. | Open Subtitles | - كلا, هو فقط يريد الوقوف هناك طوال النهار |
| Oğlum! Buraya park edemezsin. | Open Subtitles | يو، الصبي، لا يمكنك الوقوف هناك. |
| Bu da on üç dakikanın en azından bir bölümünde orada dikilmek zorundalardı demek. | Open Subtitles | وهو ما يعني كان لابد من الوقوف هناك ما لا يقل عن جزء من أن الدقيقة 13. |
| - orada durup beni tehdit etmeye devam edebilirsin. | Open Subtitles | صحفك ثانية. نظرة، أنت تستطيع الوقوف هناك ويهدّدني |
| orada durup Yvette'i beklemek yaşadığım en güzel duygulardan biriydi. | Open Subtitles | الوقوف هناك لانتظر ايفات كان من اجمل ما شعرت به في حياتي. |
| Bunu yapamam, yarın orada durup beni sevmeyen bir adamla evlenemem. | Open Subtitles | لا أستطيع الوقوف هناك غداً لأتزوج رجلاً لا يحبني |
| orada durup da yüzüme karşı yalan söyleyebiliyorsan ya saf bir şeytan yada sıradan bir sosyopatın tekisin. | Open Subtitles | إذا كنت تستطيع الوقوف هناك وتكذب على وجهي, فأنت إما شر محض أو مجرد معتل. انت حقا تصدقين ذلك? |
| Tek yapmamız gereken orada durup içimizden geldiği gibi konuşmak. | Open Subtitles | كل ماعلينا فعله هو الوقوف هناك والحديث من قلوبنا. |
| Üzgünüm ama Oraya park edemezsiniz. | Open Subtitles | أنا آسفة, لكن لا يمكنك الوقوف هناك. |
| Oraya park edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك الوقوف هناك |
| Oraya park edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك الوقوف هناك |
| Buraya park edemezsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنكَ الوقوف هناك |
| Buraya park edemezsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الوقوف هناك. |
| Tek yapmam gereken durmaktı, ve Donald Lydecker'ı dikkat etmem gerekenler listesinden silecektim. | Open Subtitles | كل ماكان يتوجب علي فعله هو الوقوف هناك ، وعدم فعل شيئ وكان بإستطاعتي شطب دونالد لايدكر من قائمتي للأشياء التي أقلق بشأنها |
| O bir şey yapmak zorunda değil sadece orada dur ve belalı bak. | Open Subtitles | انها لا تملك ان تفعل شيئا، مجرد الوقوف هناك والبحث بدس. |
| Tek yapman gereken gözlerini kapatıp orada durmak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو الوقوف هناك وأنت تغلق عينيك |
| Orada öylece durup bütün övgüleri almasını izlemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | وقد كان علي الوقوف هناك ومشاهدته يأخذ كل الفضل على ذلك هذا مريع , اوه , هذا ليس ملحاً |
| İç çamaşırlarınla orada dikilmen için? | Open Subtitles | وما المقابل؟ الوقوف هناك بالملابس الداخلية |