| Soğuk ve heyecan birleşince, tam beş defa Tuvalete koşmuştum. | Open Subtitles | بين البرد و الحماس . ذهبت الى الحمام خمس مرات |
| Kavgadan sonra, Mac o zavallı kızın kanını elinden silmek için Tuvalete gitti. | Open Subtitles | بعد المشاجرة ..ماك ذهب الى الحمام لغسل دم تلك الفتاة المسكينة من يديه |
| Hey, ben onu besledim, pudraladım, ve Tuvalete kadar taşıdım. | Open Subtitles | هاي , انا أطعمته و نظفته وذهبت به الى الحمام |
| Dairemin kapısına yığıldım ve banyoya emekleyerek gittim ve sorunumun ne olduğunu keşfettim: İlacımın içine en önemli bileşeni koymayı unutmuştum. | TED | لقد وقعت على باب غرفتي .. وزحفت الى الحمام حيث وجدت المشكلة .. لقد نسيت ان اخلط اهم مكون من مكونات دوائي .. |
| yataktan banyoya gidebilmek için taksi çağırmak isterim. | Open Subtitles | لدرجة اننى قد انادى تاكسى لينقلنى من غرفة نومى الى الحمام |
| Sen duşa çıplak gir ve çık, ben de bir önemi yokmuş gibi davranayım. | Open Subtitles | بامكانك أن تعودى الى الحمام عاريه000 وتخرجين وأنا سأتظاهر بأن هذا غير مهم |
| Vardı ama şişelerin üçünü de uçakta sen Tuvalete girince içtim. | Open Subtitles | لدي ولكني شربت الثلاث زجاجات على الطائرة عندما ذهبت الى الحمام |
| Bana baktı, ve dedi ki, "Evet. Ya da belki tek Tuvalete gitmek isteyen sizsiniz" | TED | فنظر الي وقال، نعم. أو انك الوحيدة التي اضطرت للذهاب الى الحمام. |
| Birkaç kere Tuvalete gitti, üç tane masal anlattım ve bir bardak su içti de ancak uyuyabildi. | Open Subtitles | يجب ان تذهب الى الحمام عدة مرات وتستمع الى ثلاث قصص و تتناول كأس ماء, قبل ان تذهب الى النوم اخيرا |
| Mutluluğun sırrı yemek ve Tuvalete gitmektir. | Open Subtitles | الاكل ثم الذهاب الى الحمام بعدها هي اسرار السعادة |
| Richie, Kate'i Tuvalete götür. | Open Subtitles | حان وقت العرض ريتشى.. خذ كيت الى الحمام سكوت.. |
| - Mısır ekmeği için teşekkürler. Tanrım, altıma etmeden Tuvalete yetişmemi sağla. Tanrım. | Open Subtitles | الهي، دعني أصل الى الحمام قبل أن افقد كل شي |
| işemem lazım şimdi duracak değiliz stadyumda gidersin Tuvalete. | Open Subtitles | يجب ان ابول ويل , لمن نتوقف الان يمكنك الذهاب الى الحمام في الاستاد |
| şey, Tuvalete gittim, ve bekledim ama nafile. | Open Subtitles | حسنا , ذهبت الى الحمام ووقفت هناك امام الحوض لكن لا يوجد نرد |
| Menajerin sabah seni Tuvalete götürür. | Open Subtitles | سيكون وكيل أعمالك هنا في الصباح ليأخذك الى الحمام |
| banyoya giriyorum onlar olması gerektiği gibi "yerde" değil. | Open Subtitles | منشفتي مثلاً, أدخل الى الحمام ولا أجدها على الأرض حيث أضعها |
| Ona, kimsenin banyoya girip, orada küçük bir adam görmek istemeyeceğini söyle. | Open Subtitles | أخبريى أنه لا أحد يريد أن يذهب الى الحمام ويفأجئه رجل دمية فيه |
| Tek farkı oyunu bırakıp banyoya gitmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ماعدا انك لا تحتاج لقطع الرحلة للذهاب الى الحمام |
| - Her sabah 5'te banyoya girmek istiyor. | Open Subtitles | كل يوم في الساعة الـ 5 صباحاً يريد أن يذهب الى الحمام |
| Şimdi kalk, soyun duşa gir, sabunlu bir sabah seksinden sonra ben saçını yıkayacağım. | Open Subtitles | و ندخل الى الحمام و نحصل على علاقة صباحية صابونية ثم سأغسل لك شعرك |