| Şu saça bak. Kim bu kadını bu saçla devlet televizyonuna çıkardı. | Open Subtitles | انظري إلى هذا الشعر, من سيترك إمرأة تخرج بشعر لعين مثل هذا |
| İşin iyi tarafından bak. En azından üstünden kamyonla geçmedi. | Open Subtitles | انظري إلى الجانب المشرق فعلى الأقل لا يحاولُ دهسكِ بشاحنة |
| Yani,Şu haline bir bak, saat daha sabahın 10'u ve neler yapmışsın. | Open Subtitles | أقصد انظري إلى ما فعلته حتى الآن و لازالت الساعة العاشرة صباحاً |
| baksana şuna. Ben olsam bu heriflerden hiçbirini denetimlere çağırmam. | Open Subtitles | انظري إلى ذلك، لن أدعو مثل هؤلاء الناس إلى التدقيق |
| Alın, siz de benimkilere bakın. Tabii, sizinkilerden çok farklılar. | Open Subtitles | انظري إلى هذه بالطبع ليس لها علاقة بالتي معك |
| Bir yangın var, ev gibi bir yer sanırım, Şu sağdakine bak. | Open Subtitles | يبدو أن شيئاً يحرق المنزل و انظري إلى الصورة التي على اليمين |
| bak, ne biçim terledim ben. bak, çok sıcak zaten. | Open Subtitles | انظري إلى العرق الذي يملؤني، فالجو حار، أصبح حاراً كثيرًا |
| Şuraya bak, insanlar ve Zygon'lar barış içinde birlikte çalışıyorlar. | Open Subtitles | انظري إلى هناك، البشر والزايقون يتناقشون مع بعضهم في سلام |
| Böyle davet etmeyecek bak Bu insanlar denetlemek için vardır | Open Subtitles | انظري إلى ذلك، لن أدعو مثل هؤلاء الناس إلى التدقيق |
| KB: Yola bak, yola bak. | TED | كيث بارى: انظري إلى الطريق، انظري إلى الطريق |
| Şu trendeki insanlara bak. Yemek yiyorlar... cidden yiyorlar | Open Subtitles | انظري إلى هؤلاء الناس على متن هذا القطار وهم يأكلون |
| Bütün Şu topraklara bir bak mesela. | Open Subtitles | انظري إلى كل هذه الأراضي انظري لهذا المنظر |
| Bana bir bak! On senedir 30 gram bile almadım. | Open Subtitles | انظري إلى مظهري، لم أزداد شيئاً خلال 10 سنوات |
| Gagalayarak düzelttiği Şu tüylü şeylere, kürklere bak! | Open Subtitles | انظري إلى هذا الريش الفاخر والفراء الذي تنظّف نفسها فيه |
| Bana bir bak! On senedir 30 gram bile almadım. | Open Subtitles | انظري إلى مظهري، لم أزداد شيئاً خلال 10 سنوات |
| Gagalayarak düzelttiği Şu tüylü şeylere, kürklere bak! | Open Subtitles | انظري إلى هذا الريش الفاخر والفراء الذي تنظّف نفسها فيه |
| Boğazıma bak ve beyaz bir tabaka görürsen söyle. | Open Subtitles | انظري إلى حنجرتي وأخبريني إن كنتِ ترين شيئاً أبيض؟ |
| Şuna bak. Bina, neredeyse tamamen yok edilmiş. | Open Subtitles | انظري إلى ذلك، ذاك المبنى قد تم هدمه تقريباً |
| - Şu kemiklere baksana. | Open Subtitles | انظري إلى هذه العظام، لقد تم تلميعها من كلا الطرفين |
| Bize baksana, boşluğa fırlatılmış büyük mavi misketleriz. Ya da şeftali suyu. | Open Subtitles | انظري إلى أحوالنا، نندفع نحو فضاء هذا العالم الكبير. |
| İhtiyara bakın. Suçlu gibi götürüyorlar! | Open Subtitles | نعم , انظري إلى الرجل العجوز يدعونه يمشي مكبلا بالأغلال |