Gerçek şu ki, burada yerleşmek isteyen her aileye, bir çift katır ve 50 ingiliz poundu vermeyi teklif ediyorum. | Open Subtitles | كما اعطي 50 باون انكليزي وزوج من البغال لكل عائلة تتوطن هنا |
Hayır, bekle! Boşaltmadan önce sandıkların sayısını kontrol etmek istiyorum! İngiliz ha? | Open Subtitles | التي توغلت و اتحدت مع الصخور كلا, انتظر, اريد ان احصي عدد الحقائب قبل تفريغها انكليزي ها ؟ |
Seni iğrenç, iki yüzlü İngiliz haini! O lanet olası elmaslar sahte! | Open Subtitles | يا وسّخُ، يا بحار انكليزي أولئك الماسِ الملعون مُزيَّف |
Para bozdurmaya çalışan bir İngiliz'i arıyorum. | Open Subtitles | أبحث عن رجل انكليزي الذي ربما حاول أن يبدل المال الذي معه |
İngilizce - Yunanca konuşma kitabı. | Open Subtitles | انه كتاب يوناني انكليزي عن الأمثال و الحكم |
Adı John Leslie Stevenson. İngiliz, kendisi bir cerrahtır. | Open Subtitles | يدعى جون ليزلي ستيفنسون إنه جراح انكليزي |
Sonra İngiliz ayağa kalkmış ve "Tanrı KRALİÇEYİ KORUSUN!" demiş ve atlamış. | Open Subtitles | ثمّ وقف رجل انكليزي وقال حفظ الله الملكة وقفز |
Dün, ya da önceki gün... Başka birinden bahsediyor, iki gün önce, İngiliz. | Open Subtitles | بالأمس, أو قبل أمس انها تتحدث عن شخص آخر, عن رجل انكليزي قبل يومين |
Tamda bir İngiliz gibi görünüyorsun! Seni görmek için öyle hevesle bekledik ki. | Open Subtitles | انك تبدو كرجل انكليزي لقد كنا مولعون لرؤيتك |
Barda sizi bekliyordum, ve küçük bir İngiliz köpeği... bana doğru gelip burnunu bana sürtmeye başladı. | Open Subtitles | لكن لا يمكنك التخيل أنا كُنْتُ أَنتظرُك في الحانةِ، و كلب صيد انكليزي اتى الى هنا وتناولني وبدأ بتمريغي |
Sayfa 27. İngiliz atasözü. | Open Subtitles | انه مثل انكليزي قرأته في الصفحة السابعة و العشرين , هذه ليست نكتة |
- Buralarda İngiliz tabancaları bulunmaz. | Open Subtitles | كلا, ولكن هذا المسدس انكليزي ولا يوجد منه في المنطقة و لدى البدو |
İskoç kraliçesini etkilediğin gibi, başında bir İngiliz tacına sahip olabilirsin. | Open Subtitles | كما اثرت اعجاب الملكه الاسكتلنديه لربما سينتهي بك الحال مع تاج انكليزي على رأسك |
1891'de uygun adım yürüyen askerler bir İngiliz köprüsünü yıkan harmonik salınım yaratmışlardı. | Open Subtitles | في عام 1831 , أحدث جنودٌ سيراً اهتزازياً توافقياً دمر جسراً انكليزي |
Buraya bu yakınlarda aynı benimki gibi paralarla gelen başka bir İngiliz oldu mu? | Open Subtitles | مؤخراً كان هنا رجال أخرين ...انكليزي آخر معه نفس العملة التي معي ؟ |
Ancak sayesinde insan İngiliz olduğundan gurur duyuyor. | Open Subtitles | هذا يجعلك تشعر بالفخر لكونك انكليزي |
Ancak sayesinde insan İngiliz olduğundan gurur duyuyor. | Open Subtitles | هذا يجعلك تشعر بالفخر لكونك انكليزي |
Anna Fransız'dı, bir İngiliz kocası vardı. | Open Subtitles | آنا" كانت فرنسية" وكان لديها زوج انكليزي |
Ben İngiliz'im, yani biz kucaklaşmayız! | Open Subtitles | حسنٌ , أنا انكليزي , ونحن لا نتعانق |
İngilizce öğretmeniyle flört etmenin güzellikleri. | Open Subtitles | ذلك ماتحصل عليه من مواعدة معلمة انكليزي |
İngiliz olduğunu bilmiyordum. İngilizsin değil mi? | Open Subtitles | لم يكن لدي فكرة بأنك "انكليزي أأنت "انكليزي"؟ |