| Pazartesi açıktı. Makineleri açık arttırma ile satıyorlar. | Open Subtitles | كان مفتوحا يوم الاثنين انهم يبيعون المعدات في المزاد العلني |
| Onlar sana, beyaz kadınlarla sevişmeni istettiren prezervatifler satıyorlar. | Open Subtitles | انهم يبيعون واقيات ذكرية تجعلك تشعر بالرغبة في مضاجعة فتاة بيضاء |
| - Paris'te parfümleri reyonlarda satıyorlar, değil mi? | Open Subtitles | انهم يبيعون العطور بالطاولات بباريس أليس كذلك؟ |
| Yemekler kötü. Restoranlarda sattıkları tamamen pislik. | Open Subtitles | إن الطعام رديء انهم يبيعون الفضلات في المطاعم |
| Tek bildiğim onlara silah sattıkları. | Open Subtitles | كل ما اعرفه, انهم يبيعون الأسلحة لهم |
| Bu seks köleliği değil. Kurbanları seri katillere satıyorlar. | Open Subtitles | انها ليست عبودية جنسية انهم يبيعون الضحايا للقتلة المتسلسلين |
| Ülkenin her yerine kadın satıyorlar. | Open Subtitles | انهم يبيعون النساء في كل أرجاء البلاد |
| Mcrooters'da radyasyon geçirmez kulübe satıyorlar. | Open Subtitles | انهم يبيعون دليل الإشعاع المأوى في McRooters. |
| Onları sisteme yüklemiyorlar. İşe yaramaz CDO'ları satıyorlar. | Open Subtitles | انهم يقوموا بتفريغها _ انهم يبيعون الـ (سي دي أو ) اللعينة _ |
| Harika, eroin satıyorlar. | Open Subtitles | رائع انهم يبيعون الهيروين |