Bu da, beni korkutmak için kurdukları tezgâhın bir parçası. | Open Subtitles | انه جزء آخر من المُخطط لجعلى اعود زاحفا داخل قوقعتى |
Köy Kalkınma bankasının bir parçası bu fonlar, tam bir banka değiller, ama bir tür fon- mikrokredi aslında. | TED | انه جزء من بنك تنمية القرى انه ليس بنك حقيقي .. انه بنك تقديم قروض صغيرة |
Bir çok kez para cezası aldı. İş masraflarının bir parçası. | Open Subtitles | يحصل على غرامات عدة مرات انه جزء من متطلبات عمله |
Bu, hayatın bir parçasıdır. Önemli olan bittiklerinde ne yaptığımız. | Open Subtitles | انه جزء من الحياة المهم هو طريقة تعاملنا مع النهاية |
Bu insan olmanın bir parçasıdır, yine de sistemimiz ve kafa yapımız onu kapsayacak biçimde inşa edilmedi. | TED | انه جزء من الحالة البشريه ومع ذلك نظامنا وتفكيرنا ليست مبنيه على استيعابه |
O yaz olanlar... Benim büyük bir parçam. | Open Subtitles | ولكن ماحدث في ذاك الصيف انه جزء كبير مني |
Bu kulüp benim bir parçam. | Open Subtitles | ...لكن تركه يموت لا استطيع... انه جزء مني |
Çünkü bu liderlik sorumluluğunun bir parçası olarak kabul edilir. | Open Subtitles | ومع ذلك, لا شيء يحدث, لأنه متفاهم علي انه جزء من عبء القيادة |
Uyuşturucu satması umurumda değil. Bu, işimin bir parçası. | Open Subtitles | انا لا اهتم ببيعه المخدّرات سيدي انه جزء من اداء العمل |
Görevliler belirli bir riski göze alır. Bu, işlerinin bir parçası. | Open Subtitles | ضباط الامن الجوى دائما يتنبؤن بالخطر انه جزء من عملهم |
Endişelenmeyin, bu şovun bir parçası. Kaldırımda durun. | Open Subtitles | لا تقلقي يا سيدتي، انه جزء من العرض ارجعي للخلف |
Melodi yi denizden uzak tutamayacağımı bilmeliydim. deniz onun bir parçası. | Open Subtitles | أبي كان يجب ان اعرف بأني لا أستطيع أن أبقي ميلودي بعيدا عن البحر.. انه جزء منها |
Kıyafetimin bir parçasıdır sadece. Birilerine nadiren ateş ederim. | Open Subtitles | هذا, انه جزء من ملابسى, ومن النادر ان اقتل به احد |
Gemiyi düzenli olarak kontrol etmek görevlerimin bir parçasıdır. | Open Subtitles | انه جزء من واجبي ان اتفحص السفينة بشكل دوري |
Artık bir parçam haline geldi. | Open Subtitles | انه جزء منى الآن |
Benim bir parçam, içimde. | Open Subtitles | انه جزء مني , انه بداخلي. |
Eski mahkûmlarla ilgili programın bir parçası bu. | Open Subtitles | انه جزء من عملي. |
Eyalet polisi soruşturmalarının bir parçası olarak silaha el koymak durumunda kaldı. | Open Subtitles | محققو الولايه كان عليهم احتجازه انه جزء من تحقيقهم |