| Çoğu insan kendisini ikna edici bir şekilde ifade etmekten yoksundur. | Open Subtitles | حسناً، معظم الناس لا يقدرون على التعبير عن أنفسهم بأسلوب مقنع |
| İnsanları kıracak şekilde nasıl konuşulacağına dair ders alıyor herhalde. | Open Subtitles | لابد من أنه تلقى دروساً عن طريقة الحديث بأسلوب مؤذٍ |
| Annenin hayat tarzı ve ev ortamınız hakkında biraz bilgi istiyorum. | Open Subtitles | وأستطيع الاستفادة من بعض المعلومات المتعلقة بأسلوب حياة أمك والبيئة المحيطة |
| Sık sık arabanın içini alt üst ederler ya da dengesiz biçimde sürerler. | Open Subtitles | و كثيرا ما اكتشف من خلال خبراتى أنه يحاول قيادتى بأسلوب غير مناسب |
| dedi. 8 yaşından beri güreşen birisi olarak bu sefer onu ezme yoluna gittim, Fareler ve İnsanlar tarzında. | TED | كشخص يتصارع منذ سن الثامنة ، وقررت أن أسحقها ، بأسلوب الرجل والفئران. |
| Burada tuzağa düşüreceğiz, gerilla usulü. | Open Subtitles | حيث سنُطبق عليهم هنا .. بأسلوب حرب العصابات |
| Bu yüzden eğer maddeyi canlandıracaksak farklı şekilde düşünmeliyiz. | TED | لذا علينا أن نفكر بأسلوب مختلف إذا كنا بصدد بعث الأشياء إلى الحياة. |
| Aynı zamanda fazlasıyla kendi kendine öğrenen biriydi ve her şey gibi bunu da gösterişli bir şekilde yaptı. | TED | كما كان متعلم ذاتي من الدرجة القصوى، ومثل كل شيء آخر، أنه فعل ذلك بأسلوب ضخم. |
| Ayrıca sizlere daha önce hiç yapmadığımız bir şekilde birini takdim etmek istiyoruz, gizemli bir konuk. | Open Subtitles | نود أن نقدمك إلى شخص ما بأسلوب غير معتاد |
| Bu davayıda kişiselleştirmeden normal şekilde ele alacağım Size de aynı şeyi öneririm. | Open Subtitles | سأتعامل مع هذه القضيه بأسلوب لائق دون تحويلها إلى أمر شخصي وأقترح أن تفعل الشيء نفسه |
| Kendilerine özgü bir şekilde oynuyorlar... Koreli oyuncuların kafaları karıştı... | Open Subtitles | انهم يلعبون بأسلوب جديد واللاعبات الكورييات فى حالة ارتباك |
| Komşularımızın yaşam tarzı ile bizimkini kıyaslamak için buradayız. | Open Subtitles | أتينا فقط لمقارنة أسلوب حياتنا بأسلوب حياة جيراننا |
| O yüzden beni kartel tarzı kaçırdı. | Open Subtitles | لهذا أمسكني بأسلوب الشركات محاولاً إقناعي |
| Bu kadar belirli bir operasyon tarzı olan biri muhtemelen bunu önceden de yapmıştır. | Open Subtitles | أحد بأسلوب محدد لهذه الدرجة غالبا قام بهذا من قبل |
| Dokunaklı bir ifadeyle söylemek gerekirse, vücudumun gözünden baktığımda, tabii eğer başka bir biçimde ayırdında olabilseydim bunun, vücudum aslında benim irademdir. | Open Subtitles | تعلمت من خبرتي أن أحترم جسدي من خلال تعاملي معه بأسلوب آخر من خلال رغبتي |
| Oldukça diplomatik ve nazik üslupla ölçülü bir biçimde konuştu. | Open Subtitles | تكلم بأسلوب لبق ومؤدب وبطريقة منضبطة جدًا |
| Başlangıçta Stacy'yle ortak bazı özeliklerim vardı ama 30 yıl onun hayat tarzında yaşamak bana unutamayacağım bir ders verdi. | Open Subtitles | قد كانت لديّ صفات مشتركة مع الدمية ببادئ الأمر لكن العيش 30 سنة بأسلوب حياتها علمني دروس قاسية |
| Kurbanımız, gizemli bir tapınağı olan katil tarafından Ninja usulü öldürüldü. | Open Subtitles | ضحيتنا قتلت بأسلوب النينجا بواسطة قاتل لديه ضريح غامض |
| "Ve yeni bir poz rutini öğrenmek istiyorum, yeni bir stil." | Open Subtitles | "وأريد فقط تعلم تشكيل وضعيات جديدة روتينية، بأسلوب جديد" |
| Birileri geç saatlere kadar köpek stili sevgi kutlaması mı yaptı? | Open Subtitles | هل كان بسبب ان شخصا ما تأخر نتيجة ممارسته الاحتفال بالحب بأسلوب الكلب ؟ |
| Yaşam tarzını seçimini yargıladığım için özür dilerim. | Open Subtitles | وآسفة لأنني حكمت على خيارك المتعلّق بأسلوب حياتك |
| Adamın sevgilisi olduğunu mağara adamı tarzıyla onu götürüyor sandım. | Open Subtitles | توقعت أنها زوجته وكان يتحدث معها بأسلوب رجل الكهوف |
| Size su tahtası yöntemiyle işkence yapıldı, böyle mi demiştiniz? | Open Subtitles | لقد تم تعذيبك , بأسلوب الغرق , أليس هذه شهادتك؟ |
| Ninja seviyesinde bir Ş.Ş' den bahsediyorum, Jerry amca stilinde. | Open Subtitles | فلتعد التفكير، لأن الوقت قد حان للحدث الرئيس نحن نتحدث عن مستوى متقدم من "خ.أ.ح" بأسلوب العم (جيري) |
| Bu bir uçuş değildi. Usturuplu bir düşüşçü. | Open Subtitles | هذا لم يكن طيرانا هذا كان هبوط بأسلوب |