| Dünyada onu öldürebilecek tek adamın sen olduğunu görmüyor musun? | Open Subtitles | الا تَرى بأنّك الرجلَ الوحيدَ في العالمِ الذي يَسْتَطيع قَتْله؟ |
| Bunun delilik olduğunu düşünebilirsin, bence bu tamamen delilik ama Maine'e gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّك سَتَعتقدُ هذا جنونُ. بالتأكيد أعْمَلُ. أنا يَجِبُ أَنْ أَذْهبُ إلى مايني. |
| Hey dostum, bu şehirdeki tek satıcının sen olduğunu mu sanıyorsun. | Open Subtitles | مهلاً يا رجُل أتعتقد بأنّك الوحيد الذي يبيع المخدرات في المدينة؟ |
| seni orada öyle görünce ölmüş olmamın senin için daha iyi olacağını düşündüm. | Open Subtitles | مجرد أراك الآن حينها.. فكرت بأنّك سَتَكُونُين أفضل حالاً.. إذا كُنْتُ أنا ميت. |
| Bu çok gülünç, yönetim sizin çok daha iyi olduğunuzu fark etmeli. | Open Subtitles | هذا أمـر سخيف. أعتقد أنّ اللجنة تُدرك بأنّك تشعر بالتحسّن |
| Ama belli ki bu yeterli değilmiş. Önce senin Beni öldüreceğini sanmıştım. | Open Subtitles | لكن من الواضح ان ذلك غير كاف عندما، إعتقدت بأنّك ستقتلني أولاً |
| İçeri sızan o adamla bir ilgin olduğunu anlarsam hemen celladı yollarım. | Open Subtitles | إذا أكتشف بأنّك على أيّة علاقة مع هذا الدخيل، أنا سأرسل الجلاد. |
| Bence, bir şeyi komik yapan şeyin onun tonu olduğunu öğrenmelisiniz. | Open Subtitles | أعتقد بأنّك تَحتاجُ للتَعَلّم الذي عادة الذي يَجْعلُ شيء مضحكة نغمتُها، |
| Starbucks'tan daha fazla kilise olduğunda dindar bir bölgede olduğunu anlarsın. | Open Subtitles | تعرف بأنّك داخل حزام التوراة عندما تجد الكنائس أكثر من ستاربوكس |
| Sana söylüyorum, Daffy... Warner Kardeşlerin en iyi ördekleri olduğunu söylediklerini duydum. | Open Subtitles | لقد أخبرتك دافي, أنا الوحيد الذي قال للاخوة وارنر بأنّك أفضل بطّة |
| Söylemeni istediğim şey şu... Zarfın hala sende olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | مايكل، أنا يمكنني أن أرى بأنّك ما زلت تحتفظ بالظرف |
| İtip kaktığın iki karın daha olduğunu biliyorum, Pauline, Adrian. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ زوجتان أخريتانُ دَفعتَ حول، بولين، أدريان. |
| Gizli bir askeri operasyonun parçası olduğunu artık görmüyor musun? | Open Subtitles | ألم تحلم بأنّك جزء من عملية عسكرية سرية تحت الأرض؟ |
| Onu çok istediğini biliyoruz ama şu anda durumumuz senin hislerinden daha önemli. | Open Subtitles | نعرف بأنّك ممرت بالكثير لكن هناك أكثر مهدّد بالضياع هنا ليس فقط مشاعرك |
| İyi dost olduğunuzu ve onun seni gerçekten sevdiğini biliyorum ama şu anda seninle görüşmesinin iyi olmayacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | وأعرف بأنّك صديقٌ رائع وهو مولعٌ بك ولكن لا أُفضل أن يبقى برفقتك في هذه الفترة |
| İkimiz de seninle yatarım diye Beni işe aldığını biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا نَعْرفُ بأنّك إستأجرتَني لأن تَمنّيتَ أنا قَدْ أَنَامُ مَعك. |
| Ne, sen kardeşliği bir kadeh tekila vurmak gibi mi sandın? | Open Subtitles | أم تَعتقدُ بأنّك تَستعملُ إخوّتك في الشارع مثل طلق النار ؟ |
| Ve Roz yanılmıyorsam şu an ilişkiye açık olduğuna inanıyorum? | Open Subtitles | ، وروز، أَعتقدُ، إذا لَستُ مخطئَ، بأنّك هَلْ متوفر الآن؟ |
| Test sonuçlarına göre... dünya tarihinde zekası en gelişmiş insansın. | Open Subtitles | كُلّ إختباراتكَ تُشيرُ بأنّك تمتلك العقل الأكثر تقدماً في التأريخِ |
| Yani diyorsun ki yüzdüm yüzdüm ve sonuna geldim umarım hikayedeki karaktere dair değil bu son. | Open Subtitles | أنت تقصد بأنّك شخصيًّا قد وصلت إلى نهاية القصّة, لكنّي آمل أنّ الشخصيّة لم تصل بعد. |
| İfadeni incelediğimizde, tutsak olduğun süreyle ilgili bize yardımı olabilecek ayrıntıları hatırlayabileceğini umduk. | Open Subtitles | من بيانك، نعتقد بأنّك قد تتذكّر التفاصيل من أسرك الذي يمكن أن يساعدنا. |
| Söylediklerini kinle söyledin. Benden bu kadar nefret ettiğini fark edememişim. | Open Subtitles | لقد قلت ماقلته بحقد، لم أدرك بأنّك تكرهني إلى ذلك الحد |
| seni suya girmek için soyunurken görsem ben de korkardım. | Open Subtitles | رأيت بأنّك تتعرى لذلك الحمام الحار أنا كنت سأخاف أيضاً |
| ben biliyorum ki bu kolejde tek güveneceğim kişi sensin. | Open Subtitles | عرفت بأنّك الوحيد في الكليّة الذى يمكن أن أعتمد عليه. |