| Biz buraya gelip sıkı çalışarak alnımızın akıyla para kazanıyoruz. | Open Subtitles | ، الناس الذين يأتون إلى هنا ويعملون بإجتهاد ويجعلون لأنفسهم سمعة جيدة |
| Çünkü sıkı çalıştım ve işimi biliyorum. Bunun bana kimi hatırlattığını biliyor musun? | Open Subtitles | لقد كنت ذلك الرجل، لأني أعرف وظيفتي وأعمل بإجتهاد |
| Bak nasıl da sıkı ders çalışıyor. | Open Subtitles | تعال وشاهده كيف يذاكر بإجتهاد. أنظر. |
| çok çalışmanı ve başarıIı olmanı istiyordu. | Open Subtitles | أرادك أن تدرس بإجتهاد و أن تصبح شخصا ذا شأن |
| Yo, bugün değil. Bu sınav için çok çalıştım. | Open Subtitles | كلا، ليس اليوم، لقد درست بإجتهاد لأختبار اليوم |
| Sizlerin bir vizyonu var. Cidden çok çalışıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم يارفاق لديكم رؤية للمستقبل وتعملون بإجتهاد |
| Senin de bildiğin gibi, tüm hayatım boyunca sıkı çalışmamın tek bir amacı vardı. | Open Subtitles | كما تعلم ، لقد عملت طوال حياتى بإجتهاد... .. لكى أحقق هدف واحد. |
| Tüm gün şarkılar üzerinde çok sıkı çalışıyorum. Şimdi yemek vakti. #nomnomnom | Open Subtitles | اعمل بإجتهاد على الأغاني كل يوم, الآن وقت العشاء nomnomnom هاشتاق |
| Haftanın her günü Wallflower için çok sıkı çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعمل بإجتهاد هُنا، جميع أيام الإسبوع، لـ"وُولفلاور". |
| sıkı çalışıyorlar. | Open Subtitles | . يعملون بإجتهاد |
| çok çalışırsanız, her şeyi başarabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تصبحوا أي شيئاً تريدونه طالما تعملون بإجتهاد و تتكاتفون سوياً كعائلة |
| Buraya gelmek için çok çalistim ve o kelimeleri duymak... | Open Subtitles | ... لقد عملت بإجتهاد لأصل لتلك اللحظة ولأسمع تلك الـ |
| Sen çok çalışıyorsun ve kadere yumruk atabiliyorsun. | Open Subtitles | انت تعمل بإجتهاد وتتمتع بالايمان |