"بإحتمالية" - Traduction Arabe en Turc

• bir

Gaby hiç de yardımcı olmayan çılgınca bir kurgu oluşturuyor.
غابي تفكر بإحتمالية بعيدة جدا و ذلك ليس مثمرا أبدا

Savaşta her an ölebileceğinizi bilmek mi yoksa bir saldırı sonucu, şimdi her an ölebileceğinizi bilmek mi?
أو التفكير بإحتمالية موتك بأي وقت الآن بسبب أفعال متعمدة

Burası, gizlice içeri sızma ihtimali yüksek bir nokta.
إنها نقطة قابلة للإختراق بإحتمالية عالية

Öyle bir organın kesilip alınmasının mümkün olduğuna... inanıyor musun gerçekten?
..إذاً أنت فعلاً تعتقد بإحتمالية بتر عضو كهذا ؟

Ekbackens spor merkezinde bir cinayet olduğuna dair telefon aldık.
لقد تلقينا اتصالا بإحتمالية القتل فى إكباكينس الرياضية.

Örneğin, dün gece aklıma bir şey geldi.
بإحتمالية وجود عباقرة آخرون على الأقل في نفس مستوى عبقريتك. الليلة الفائتة, على سبيل المثال.

Yarışı kazanamayacak ata oynamak gibi bir şey.
انها كالرهان بإحتمالية ضئيلة على حصان أسود

Bilgisayar binlerce fotoğrafı taradı ve %99.2'lik bir olasılıkla kulağı bu fotoğraftaki kadınla eşleştirdi.
الكمبيوتر قام بتحليل آلاف الصور وأخيراً وجد تطابق بإحتمالية 99.2 بالمئة أنها هذه المرأة

Bu Caspere işini çevirenin daha büyük bir şeyin parçası olmasından korkmuyor musun?
لست قلقًا بإحتمالية كون من كلّمه كاسبير ينتمي لمسائل كبرى؟

- Olası bir kırmızı kod virüsü durumu baş gösterdi.
-أجل، لدينا إنذار بإحتمالية تفشّي فيروس هنا

Polise bir şey söyler mi diye merak içindeydin. Ne?
كنت مهموماً بإحتمالية إفصاحها للشرطة

Cerrahlık da ilgimi çekiyordu, belki cerrahiye bulaşarak, bir cerrah olacaktım, zira bu benim için aşırı odaklanmış ve yoğun bir şekilde ellerimle çalışmak demekti.
وقد كنت مهتما أيضا كثيرا بإحتمالية الذهاب إلى مجال الجراحة و أن أصبح جراحا , لأن هذا يعنى أن أتمكن من العمل بيدى بتركيز و دقة شديدة .

İçimde her şey mümkün olabilirmiş gibi bir his uyandı.
كان هناك شعور بإحتمالية

Öyle görünüyor ki 9/11 felaketinden beri kimse polisin yozlaşmış bir şey yaptığı ihtimaliyle bile ilgilenmiyor.
يبدو أنه لا أحد يهتم بإحتمالية... أن الشرطة تقوم بأي أعمال فساد منذ أحداث 11/9

Yani Aston'ın bebeği kaçırmış olabileceğinden şüphelenmenin bir anlamı yok.
لذا لا سبب يدعو للشكّ بإحتمالية إختطاف (آسيتون) للطفلة.

Albay Spires, size karşı daha büyük bir tehdit olduğunu düşünüyoruz.
نعتقد بإحتمالية وجود تهديد أكبر ضدك أيها الكولونيل (سبايرز)

- Portland'da bir tane olduğunu duymuştum.
إسمع، لقد سمعت بإحتمالية وجود أحدهم في (بورتلاند).

Ayrıca bir ortağı olabileceğini de göz önünde bulundurmalıyız.
-علينا أيضًا النظر بإحتمالية وجود شريك .

Nasıl böyle bir şey düşünebilirsin?
كيف يمكنك بإحتمالية ذلك ؟

Frain,NYPD'ye telefon aç ve şehir çapında olası bir tahliye için alarma geçir.
(فرين)، (قم بالتواصل مع شرطة (نيويورك وقم بتحذيرهم بإحتمالية حدوث إخلاء على مستوى المدينة