| Bir tişört aldım, oğlumu kızdırdım. Başarılı bir gezinti oldu. | Open Subtitles | اشتريت قميص و قمت بإغضاب ابني , نزهة أخرى ناجحة |
| Sadece bunu yaparken yanlış insanları kızdırdım. | Open Subtitles | وأنني قمتُ بإغضاب القوم الخطأ خلال مهمّتي. |
| Kurbağa Kralı'nı kızdırdım. | Open Subtitles | جيد ، لقد قمت بإغضاب ملك الضفادع |
| Sırf evlenebilecek olmakla bile birçok kişiyi kızdırmış durumdayız zaten. | Open Subtitles | قمنا بإغضاب الكثير من الناس مسبقاً بمجرد أن بإمكاننا الزواج |
| Birilerini kızdırmış olmalısın ki tepedekilerin dikkatini çekmişsin. | Open Subtitles | حسنا، يبدو أنك قمت بإغضاب شخص ما لتحاول الإهتمام بالأشخاص في الأعلى |
| Çok kişiyi kızdırdım ama hep ne derim bilirsin. | Open Subtitles | لقد قمت بإغضاب الكثير من النّاس لتوّي |
| Barda o adamları kızdırmış ama. | Open Subtitles | حسناً، لقد قام بإغضاب أولئك الرجال .هُناك في الحانّة |