| Kalacak bir yere ihtiyacı olursa sorun değil. Burada kalabilir. | Open Subtitles | اذا احتاج مكاناً ليبقى فيه لا بأس, بإمكانه البقاء هنا |
| Evet burada kalabilir. | Open Subtitles | نعم، بالتأكيد بإمكانه البقاء هنا. |
| Oscar amcan hapiste bir gün daha kalabilir, değil mi? | Open Subtitles | عمك (أوسكار) بإمكانه البقاء في السجن يوم أخر, أليس كذلك؟ |
| Ona güzel bir yemek yaptı ve istediği kadar bizimle kalabileceğini söyledi. | Open Subtitles | إنه بإمكانه البقاء معنا متما يشاء |
| Neden orada huzur içinde kalmayı seçmediğini. | Open Subtitles | كان بإمكانه البقاء هناك في سلام |
| Vardiyan bitene kadar kalabilir. | Open Subtitles | بإمكانه البقاء إلى موعد انتهاء مناوبتكِ |
| Şey, sanırım arabada kalabilir. | Open Subtitles | حسنٌ, أظن أنّ بإمكانه البقاء في السيارة |
| Önemli değil. kalabilir. | Open Subtitles | لا بأس ، بإمكانه البقاء |
| Lou onunla kalabilir. | Open Subtitles | بإمكانه البقاء عندها |
| - Tamam, kalabilir. | Open Subtitles | -لا بأس، بإمكانه البقاء |
| Seninle kalabilir. | Open Subtitles | بإمكانه البقاء |
| kalabilir. | Open Subtitles | بإمكانه البقاء |
| Biliyor musun? Bunu yapamam, Jen. Çoktan ona burada kalabileceğini söyledim. | Open Subtitles | ،)تعلمين أني لا أستطيع ذلك يا (جين لقد أخبرته أن بإمكانه البقاء |
| Albert'a kalabileceğini söyledim. | Open Subtitles | أخبرت (ألبيرت) أن بإمكانه البقاء. |
| - kalabileceğini söyledim. | Open Subtitles | - قلت أن بإمكانه البقاء |
| Neden orada huzur içinde kalmayı seçmediğini. | Open Subtitles | كان بإمكانه البقاء هناك في سلام |