| Buralarda sır saklamak zordur, bunu siz de göreceksiniz, bayan. | Open Subtitles | ستجدين من الصعوبه الإحتفاظ بالأسرار في المناطق النائيه يا آنسه |
| Onun suçunu biliyordun ve sır tutan bir adam güvenilmez biridir. | Open Subtitles | لقد علمت بذنبها و الرجل الذي يحتفظ بالأسرار هو رجل غامض |
| Hiç sekmiyor. sır tutmak her zaman başa bela. | Open Subtitles | تعرف، هذا يصح دائماً، الإحتفاظ بالأسرار يؤدي إلى المشاكل دائماً |
| Sonra bir gün, eski sınıf arkadaşı ona sırlarla dolu bir mail yolladı. | Open Subtitles | وذات يوم، صديقه القديم من الكلية أرسل له رسالة بريد إلكتروني كانت مليئة بالأسرار. |
| Bu kasaba sırlarla dolu. Alışkanlıklarımızın esiriyiz. | Open Subtitles | هذه المدينه مليئه بالأسرار نحن مخلوقات طبيعية وحسب |
| Güvenlik Şefinin bir görevi Sırlara bebek bakıcılığı yapmaktır. | Open Subtitles | من أنت؟ إحدى أعمال رئيس الأمن هو الإحتفاظ بالأسرار |
| Tükenmez bir hazinesin sen. Harika, muhteşem sırlar ve güzelliklerle dolusun. | Open Subtitles | إنّك لكنزٌ لاينضب، كنزٌ مليءٌ بالأسرار و الملذات الغاية في الجمال. |
| Anlamalısınız. İnsanlar bütün gün bana sırlarını anlatır. | Open Subtitles | عليك أن تفهم ملازم , الناس يخبروني بالأسرار طوال اليوم |
| İnsanlar sebepleri olmasa, sır saklamazlar. | Open Subtitles | الأمر فقط أن الناس يحتفظون بالأسرار لسبب ما |
| Taşrada sır tutmak demek bir seferinde yanlızca bir kişiye söyleyebilirsin demek. | Open Subtitles | وفي الريف, الاحتفاظ بالأسرار يعني أنك لا تخبره إلا لشخص واحد كل مرة |
| Bilmeni isterim ki, ben çok iyi sır tutarım. | Open Subtitles | فقط أردتك أن تعلم أني احتفظ بالأسرار بشكل جيد |
| Yani, Palm Beach'te olanlardan sonra kaçmayı ve sır saklamayı bıraktı. | Open Subtitles | توقفت عن الهروب والإحتفاظ بالأسرار أنا مسرور |
| Hadi ama. Kızkardeşinden sır saklayamazsın. | Open Subtitles | أوه, هيا لا تستطيع الاحتفاظ بالأسرار بعيدا عن أختك |
| Sanırım, bu sır saklamanın nasıl bir şey olduğunu bildiğim içindir. Kendini yalnız hissettirir. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا بسبب معرفتي ماهية الإحتفاظ بالأسرار أيضاً |
| Tüm sihirbazlar sır tutmakta iyidirler. | Open Subtitles | ان السحرة أكثر الناس مهارة بالاحتفاظ بالأسرار |
| Sanki bunun sırlarla alakası olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | إعتقدت أنك قُـلتِ بأن الأمر لا يتعلق بالأسرار |
| Oraya kimseyi sokmaz, özel odasıdır. sırlarla dolu. | Open Subtitles | لا يسمح لأحد بالدخول إلى هنا إنها حجرته الخاصة الملأى بالأسرار. |
| Genelevler sırlarla dolu ve sırlar benim için silahtır. | Open Subtitles | بيت دعارة ملئ بالأسرار والأسرار بالنسبة لي أسلحة |
| Twin Peaks'teki duruma uygun olarak, bu minik kasaba sığınağı bile sırlarla dolu. | Open Subtitles | بأي حال، مثل الحال هنا في "توين بيكس"، فحتى هذا الملجأ الريفي ممتلئ بالأسرار. |
| Olay aşk olunca herkes sevdiğinde korumak için yalan ve Sırlara başvurur. | Open Subtitles | فحين يتعلّق الأمر بالمشاعر، يستعين الجميع بالأسرار والكذب لحماية من يحبّ. |
| Sakladığımız ve paylaştığımız sırlar bizi tanımlar. | TED | تتحدد شخصيتنا بالأسرار التي نحتفظ بها والأسرار التي نتشاركها. |
| Marge bırak çocuk rahat rahat kendi utanç verici sırlarını ve yalanlarını içinde tutsun. | Open Subtitles | اووه, مارج دعي الأطفال يحظون بالأسرار المحرجة و الاكاديب |
| Evet ama, hepimizin kendine göre sırları var. | Open Subtitles | نعم لكن كل منا يحتفظ بالأسرار لأسبابه الخاصة |