| Bu sabahki trafik raporları da Palace Otelinin civarında sıkışıklık olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | وتقرير حركة المرور هذا الصباح قد ذكر ازدحام من حول فندق بالاس |
| Palace'daki Lureen bu gece izinli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لورين هناك فى بالاس قالت انك لم تاتى الليله |
| Affedersiniz, ama bu arabalar Palace Hotel'e ait değil mi? | Open Subtitles | عفواً, أليست تلك السيارات من فندق بالاس ؟ |
| Üzgünüm, Lord Pallas. Göğsüne bir ok yedi. | Open Subtitles | أنا أسف لورد بالاس, السهم كان موجه لصدره |
| Tamam, bak, Joe için üzgünüm ama Mark Ballas'ımız var. | Open Subtitles | حسنا, انظرى أشعر بالسوء تجاه جو ولكن لدينا مارك بالاس |
| Oriental Faro Bankası'nın yarı hissesi... ve Crystal Palace'daki bankanın çeyrek hissesi. | Open Subtitles | ونصف الحصة في ... بنك فارو الشرقي وربع الحصة في كريستال بالاس |
| Mee krob ve Tavuk sate Siam Palace'tan ekstra fıstık sosu ile birlikte. | Open Subtitles | مي كروب" و طبق الدجاج مع صلصة بندق إضافية" "من مطعم "سيام بالاس |
| Nakit çekmeden önceki son işlemi Palm Springs'deki Palace Otel'de yapmış. | Open Subtitles | المعاملة قبل الاخيرة تمت فى فنق فى بالم سبرنج بالاس |
| Bu gece Caesars Palace'dayız, ve sonucu belirlemeye hazırız. | Open Subtitles | نحن في فندق سيزار بالاس الليلة، ونحن مستعدون لتسوية نقاط. |
| Taj Palace Otelinin klimalarının çalıştığından emin ol. | Open Subtitles | والتأكد من لعنة تكييف الهواء تعمل في فندق تاج بالاس. |
| Waldorf'da veya Palace'da kalırlar. | Open Subtitles | وأن يقيموا في الدورف أو في الـ بالاس |
| Beyler, Palace Del Sol'da sorularınıza cevap vermek için bol zamanımız olacak. | Open Subtitles | أيها السادة، سيكون الوقت كافياً للإجابة عن أسئلتكم في (بالاس ديل سول) |
| Palace Otel'de kaldığını duydum. | Open Subtitles | و رفاهية أسلوب العيش الهمفري سمعت أنها تعيش بفندق "بالاس" |
| Havaalanı yolundaki Cowboy Palace Sallon'un arka sokağındayım. | Open Subtitles | أنا في زقاق خارج " صالون كاوبوي بالاس " على طريق المطار |
| Pazar gecesi Elmer ve bu kır evinin son sahibinin öldüğü gece, bizim marangozlardan biri Palace'a film izlemeye gitmiş. | Open Subtitles | ليلة الأحد يوم أن قُتِل "إلمر" والقاطنة السابقة لكوخه ذهب أحد النجارين العاملين لدي لمشاهدة فلم في "ذا بالاس" |
| Eğer Pallas yaptıysa olması gereken senaryoda bir başkası kralı öldürür. | Open Subtitles | أذا كان هو بالاس سيكون الوقت مثالي لكي يقوم شخص أخر بقتل الملك |
| Sonra da Pallas araya girer ve kardeşini öldüren adamı öldürür. | Open Subtitles | وعندها سيتدخل بالاس ويقتل الشخص الذي قتل أخاه |
| Herkes ona destek olur ve sevgili Aegeus'a olan saygılarından dolayı Pallas'ı kral yaparlar. | Open Subtitles | وسيتحد الجميع من حوله وانطلاقا من احترامهم للمحبوب أيجيوس سيختارون بالاس بديلا له |
| Ballas gelmezse elimizde hâlâ çiftetelli kralı var. | Open Subtitles | لو لم يأتى بالاس لدينا ملك الرومبا كبديل |
| Güzel çıkın. Senin için kolay, Mark Ballas. | Open Subtitles | أظهروا بشكل جيد, هذا سهل عليك يا مارك بالاس |
| Aman tanrım! Mark Ballas'ı kurtarın! Birisi Mark Ballas'ı kurtarsın? | Open Subtitles | ياإلهى, أنقذوا مارك بالاس, أنقذوا مارك بالاس |
| Bizler, Aleksandra Sarayı'ndan sizlere iyi geceler diliyoruz. | Open Subtitles | جميع العاملين هنا بأليكساندرا بالاس يتمنون لكم ليلة طيبة |
| Şimdi, bu Saray otel olmayabilir, ama ilerleme var. | Open Subtitles | الان ربما هذه البناية لم تكن الفندق الشهير بالاس هوتيل ولكنه يعتبر تقدم |