| kesinlikle hayır! Bana tek hörgüçlü deve doğursan bile umursamazdım. | Open Subtitles | بالتاكيد لا من الممكن ان تلدى جملا وما كنت امانع |
| kesinlikle bakış açına bir yön veriyor, öyle değil mi? | Open Subtitles | انها بالتاكيد تعطيك حساً من المنظرة , اليس كذلك ؟ |
| Elbette, bazı şeyleri öğrenmem gerekiyor ama birlikte bunu başarabiliriz. | Open Subtitles | بالتاكيد انه بحاجة الى الاسراع لكن سويا بامكاننا انجاز هذا |
| Elbette, neden o listeye bir de jetpak ve trambolin eklemiyoruz? | Open Subtitles | بالتاكيد, ولماذا لا نضيف حصان الجمباز و ترومبيل القفز الى القائمة؟ |
| Tabii,bundan sonra her zaman doktor kontrolü altında olman gerek. | Open Subtitles | بالتاكيد انك ستكون بحاجة الى مراقبة طبيب من الان وصاعدا |
| Tabi ki diğer insanların ihtiyaçlarının farkında olmalısınız, ama aynı zamanda hayatınıza devam edebilecek bir yol bulup insanlara yardım edebilmelisiniz. | TED | حيث يجب عليك بالتاكيد ان تهتم لاحتياجات غيرك ولكن عليها ان لا تؤثر سلبا على حياتك وان تكون خدوما لمجتمعك |
| Bu kesinlikle günlüğüme de yazacağım hayatımın en heyecanlı günü. | Open Subtitles | سوف اذكر هذا بالتاكيد فى مذكراتى كافضل يوم فى حياتى |
| Mike ve ben tarih belirlediğimizde önerini kesinlikle gözden geçireceğim. | Open Subtitles | عندما نحدد انا ومايك موعدا بالتاكيد ساخذ عرضك بعين الاعتبار |
| Bu adam her kimse kesinlikle bir şeylere kalkışmak üzereymiş. | Open Subtitles | مهما من كان هذه الرجل بالتاكيد كان يبحث عن شئ |
| Hayır, kesinlikle yayın balığı keki değildi. Sen iyi misin? | Open Subtitles | لا بالتاكيد لم تكن كعك سمك السلور؟ هل انت بخير؟ |
| kesinlikle dışarı sigara içmeye gitmemiştir çünkü bundan ne kadar nefret ettiğimi biliyor. | Open Subtitles | حسناً ، هي بالتاكيد ليست بالخارج لتدخن سيجارة لانها تعرف كم اكره ذلك |
| Ben de kesinlikle sonunda bu adamla akraba olmak istemiyorum. | Open Subtitles | و بالتاكيد لن ينتهي بي صلة قرابة الي هذا الرجل |
| Elbette olur.Önümüzdeki altı ay içerisinde tek dileğim ve amacım bunu gerçekleştirmek olacak. | Open Subtitles | بالتاكيد صحيح , لقد كانت لدي النية و رغبة التعبير منذ 6 اشهر |
| Elbette evlat, ne'li olsun? | Open Subtitles | بالتاكيد يملك, هل هنالك نكهة معينه, بني؟ |
| - Elbette, Elbette. Tüm ihtiyaç duyduğum bu ve şurdaki. - Tamam. | Open Subtitles | بالتاكيد , بالتاكيد , كل ما احتاجه هو تلك و تلك |
| Elbette. Zavallı yaşIı çatlak kocasını öldürdü. | Open Subtitles | بالتاكيد,انها المرأة الساحرة المجنونة التي قتلت زوجها |
| Tabii ki korkuyorum. Hangi aklı başında insan öldürülmekten korkmaz ki? | Open Subtitles | بالتاكيد أنا خائفة، أيّ انسان عاقل لن يخشى من أن يقتل؟ |
| - Sorun olmadığını biliyorum. - Sorun olmadığını Tabii ki biliyorsun. | Open Subtitles | أعرف أنه لا بأس , انت بالتاكيد تعرف أنه لا باس |
| Bağırsak sorunlarını bilir misin? Tabii ki bana bir içki ısmarlayabilirsin. | Open Subtitles | هل لديك خبرة حول الشد العضلي بالتاكيد تستطيع تقديم لي مشروب |
| Evet Tabi bir şeyler söyleyebilirdim. | Open Subtitles | حسنا ,نعم بالتاكيد لم استطع أن أقول بعض الأشياء |
| Bir tanesi kesin kopmuş ve ötekini de dikebileceklerinden tam emin değillermiş. | Open Subtitles | هو بالتاكيد فقد واحده منهما وهم ينوون استئصال الاخرى لكنهم غير متأكدين |
| Yani bugün onuncu gün... ancak Eminim ki son gün. | Open Subtitles | مما يجعل اليوم هو اليوم العاشر لها لكنه بالتاكيد الاخير |
| Ve de mutlaka sığınacak bir yer bulmalısın, açıkçası, aşağıda karşı koymaya çalışmak çok anlamlı değil. | Open Subtitles | بالتاكيد ان تختفي لكي اكون صريحا ليس هنالك الكثير من العمل لتقوم به في الاسفل |