Devlet mahkeme dışında anlaşmaya gitti, Howell işine geri döndü... bununla beni suçlu ilan ediyor. | Open Subtitles | تَقومُ الولاية بالتسوية خارِج المَحكمَة. و تُعاد هاويل إلى وظيفتِها مِما يُلوِّح إلى أني مُذنِب و لكنني لستُ مَذنِباً |
anlaşmaya varılmamış olanlarla anlaşmaya varacaksınız. | Open Subtitles | عليكم التسوية مع كل من لم تقوموا بالتسوية معهن بعد |
Duke davasında 2 ay çalıştım ve tam anlaşmaya varacaklarken beni bir boşanma işine yolluyorlar. | Open Subtitles | لقد عملت شهرين على هذه القضية والآن عندما سيقومون بالتسوية |
En kötü ihtimalle anlaşma yaptığımıza düşük bir olasılık verirler ve bizi de mahkemede kazanmaya iterler. | Open Subtitles | أسوأ السيناريوهات هو أن نقبل بالتسوية وإن أجبرونا فسوف نكسب القضية في المحكمة |
anlaşma rakamını aşağıya çekmek için ne gerekiyorsa, elinden geleni yap. | Open Subtitles | حسنا قومي بأفضل ما تستطيعين أي شيء للقيام بالتسوية |
Bunu arkanda bırakmanın en hızlı yolu şu an anlaşmak ya da temyizin sonuçlanması beklersin, öfken dinmez- | Open Subtitles | أتفهم هذا ولكن أسرع طريقة لتجاوز هذه الأزمة هي القبول بالتسوية الآن وإلا فإن أمامكِ سنوات من الاستئناف |
anlaşmak isteyeceğimi düşünmüş olabilir. | Open Subtitles | ربما اعتقد أنني سأرغب بالتسوية |
Biliyorum, ama sen zamanında bana gelmiş ve Folsom Foods davasında üstüne gelmememi istemiştin | Open Subtitles | أعرف ذلك، ولكنّكِ لجأتِ إليّ ذات مرة للقبول بالتسوية مع شركة فولسم الغذائية |
Robert Zane ile uzlaşmaya varılmasını önereceğim. | Open Subtitles | سأجعلهم يقبلون بالتسوية مع (روبرت زين) |
Öyle olacak çünkü anlaşmaya yanaşmıyor. | Open Subtitles | لو تركنا الحكم للمحلفين سوف نخسر سيكون الحكم للمحلفين لأنها لن تقبل بالتسوية |
Yani eğer anlaşmaya yanaşmazsa hapse gideceğim, değil mi? | Open Subtitles | أعني، إن لم ترضى بالتسوية فسأدخل السجن، أليس كذلك؟ |
Bugün 12 milyon dolarlık bir anlaşmaya vardık. | Open Subtitles | لقد تلقينا اليوم عرضًا بالتسوية بمبلغ 12 مليون دولار |
Ama anlaşmaya varma, Loire'in kuzeyinde kalan tarımsal hakları al. | Open Subtitles | ولكن لا تقبلي بالتسوية ، احصلي على الحقوق الزراعية شمال نهر اللوار |
Şimdi anlaşmaya varırsak bir anda herkes kapıyı çalıp sadaka istemeye başlar. | Open Subtitles | إن قبلنا بالتسوية في هذه القضية، سيأتي الجميع إلينا مطالبين بحصة. |
anlaşma yapmamaktaki tek sebebin Harvey'in atılmasıydı. Artık yok. | Open Subtitles | السبب الوحيد لعدم رضاك بالتسوية هو حرمان هارفي رخصته ، لم بعد هذا موجودا |
Sonunda, onlarla bir anlaşma yaptım. | TED | لذا في نهاية المطاف ، قُمنا بالتسوية. |
- anlaşmak mı? | Open Subtitles | أقبل بالتسوية ؟ |
Hiçbirimiz anlaşmak istemedik. | Open Subtitles | حسنا... لم يرغب أي منا بالتسوية. |
Biliyorum, ama sen zamanında bana gelmiş ve Folsom Foods davasında üstüne gelmememi istemiştin | Open Subtitles | أعرف ذلك، ولكنّكِ لجأتِ إليّ ذات مرة للقبول بالتسوية مع شركة فولسم الغذائية |
Robert Zane ile uzlaşmaya varılmasını önereceğim. | Open Subtitles | سأجعلهم يقبلون بالتسوية مع (روبرت زين) |