| Doğu Yakası'nın üst tarafında bir çatı katı var adına kayıtlı. | Open Subtitles | لكنّه مُسجّل كمالك شقة بالجانب الشرقي من المدينة. | 
| Galiba az önce tüm Yukarı Doğu Yakası'nı yerle bir ettim. | Open Subtitles | يبدو وكأنني قد أطحت بالجانب الشرقي الراقي كله. | 
| Simülasyonlara göre, Birleşik Devletler'in Doğu Yakası'na çarpması yüksek olasılık. | Open Subtitles | واختباراتنا المحاكية للواقع حددت أن المذنب سيرتطم بالجانب الشرقي من الولايات المتحدة | 
| - Doğu tarafı bizde, Locke. - Orada ne var? | Open Subtitles | (نحن نتكفل بالجانب الشرقي يا (لوك - ماذا هناك؟ | 
| - Doğu tarafı bizde, Locke. - Orada ne var? | Open Subtitles | (نحن نتكفل بالجانب الشرقي يا (لوك | 
| Nottaki talimata göre; siz Doğu yakasına gidip Amanda'yı bekliyorsunuz, Nick'le ikimiz de uçurumun kenarındaki açıklıkta parayla bekliyoruz. | Open Subtitles | الملاحظة تأمركم أن تكونوا (بالجانب الشرقي وتنتظروا (أماندا أنا و (نيك) بلا أسلحة عند الحافة ومعنا المال | 
| Doğu yakasındaki işi hallettik. Benim peşimde değiller. | Open Subtitles | تكفلنا بذلك الأمر بالجانب الشرقي لم أعد مراقبا | 
| Tercihen Üst Doğu Yakası'nda. | Open Subtitles | أفضل أن تكون بالجانب الشرقي العلوي | 
| Sanırım İsrafil hala buralarda, ama Doğu Yakası'nda bir yerde saklanıyor. | Open Subtitles | أظنّ أن (رفائيل) لا يزال بالجوار، ولكنه يختبئ في مكان ما بالجانب الشرقي | 
| Jeff, kızı şehre bırak. Doğu yakasına. | Open Subtitles | انها ذاهبة الى المدينة يا(جيف) بالجانب الشرقي العلوي | 
| Aşağı Doğu yakasındaki bu klüpte takılmayı seviyor. | Open Subtitles | يحب أن يتسكع في ذاك النادي بالجانب الشرقي السفلي | 
| - Doğu yakasındaki bir çöplükte bulunmuş, kolu kırık, boynu kırık, yara bere içinde... hayatının kavgasını ediyormuş. | Open Subtitles | عثر عليه في حاوية نفايات بالجانب الشرقي ذراع مكسورة ، و الرقبة مكسورة ، و كدمات كان في المعركة من أجل حياته |