| GRISSOM: altı yaşındayken bunlardan birini almıştım ve nerdeyse evi havaya uçuruyordum. | Open Subtitles | لقد حصلت على مثل هذة بالسادسة ولقد لونت بها المنزل كله تقريباً |
| Birkaç dakika içinde bulamazsak altı yaşında bir çocuk ölecek. | Open Subtitles | لأنه إن لم يأتي هنا بعد دقائق سيموت فتى بالسادسة |
| Belki Waldorf'da okumuştu. Ya da ailesi, kız kardeşi altı yaşındayken boşanmıştı. | Open Subtitles | ربما كان السبب مدرسة وولدروف أو طلاق والديه عندما كانت أخته بالسادسة |
| Birden 6 yaşında oluyorsun. Sonra 15. | Open Subtitles | فجأة أنا بالسادسة من عمرك ومن ثم أكون فالخامسة عشر |
| 26 yaşındaki bir hostesin babasıyla sorunlarını dinliyordum. Hadi. Bu yeterince bilgi içeriyor.. | Open Subtitles | . مضيفاً بالسادسة والعشرين، ولديه مشاكل مع والده ، تلك معلوماتٌ لابأس بِها |
| Sırrımı söylediğim ilk kişi altı yaşındaki bir çocuktu. | Open Subtitles | أول شخص أخبرته سري كان طفل بالسادسة من عمره |
| Bunu on altı yaşındayken yapardım. Kanser yoktu o zaman tabi. | Open Subtitles | كنت افعل هذا عندما كنت بالسادسة عشر بالمجمع التجاري, بدون جزء السرطان |
| Gıda zehirlenmesi geçirmiş altı yaşındaki çocuğa mı? | Open Subtitles | على فتى بالسادسة ليس لديه سوى تسمم غذائي على الأرجح؟ |
| 12 yıl önce ölen bir kadını kafaya taktığın için altı yaşında bir çocuğu öldürecektin. | Open Subtitles | ربما تكون قتلت فتى بالسادسة لأنك مهووس بامرأة ماتت منذ 12 عام |
| altı yaşında genetik bozukluk daha olası. | Open Subtitles | الاضطراب الوراثي أكثر رجحاناً بفتى بالسادسة |
| Yalnız yaşıyor. Sicili temiz. altı yaşındayken babası evi terk etmiş. | Open Subtitles | فوق الطبيعي، وحيد وبلا سوابق انفصل والده عندما كان بالسادسة |
| altı yaşında. Bu yaşta safra taşı olmaz. | Open Subtitles | إنها بالسادسة لا يمكن إصابة الأطفال بالحصوات |
| 16 yaşında, erkek. Sebepsiz ve ani çift görme atakları ve karabasanlar. | Open Subtitles | فتى بالسادسة عشرة، هجوم مباغت من التشوش بالرؤية و خيالات مرعبة ليلاً دون سبب واضح |
| Adam bana 26 yaşında olduğunu söyledi, oysa 22 yaşındaydı. | Open Subtitles | و قد أخبرنى أنه بالسادسة و العشرين من عمره و لكنه كان بالثانية و العشرين فقط |
| Sürekli ben 16 yaşına girmeden önceki gün. | Open Subtitles | إنه دائماً قبل اليوم الذي سأَصبح بالسادسة عشرة. |
| 16 yaşındayım. Evlat edinilmeme gerek yok. | Open Subtitles | أنا بالسادسة عشر، ولا أحتاج أن يتبناني أحد |
| Tüm işlerini yanına al ve Pazartesi sabah altıda masamda olsun. | Open Subtitles | لتأخذ عملك معك وأريده مُنجزاً على مكتبي بالسادسة صباح يوم الإثنين. |
| Hayır, aslında önümüzdeki ay on altısına girecek. | Open Subtitles | بالواقع سوف يصبح بالسادسة عشر الشهر القادم |
| - Tabi. Çünkü çocuk on yaşında ve 6 yaşından beri salıncağa binmiyor. | Open Subtitles | لأن طفلهم بالعاشرة و لم يستخدمها منذ كان بالسادسة |
| Hadi, sen de bir zamanlar on altı yaşındaydın. Hatırlasana. | Open Subtitles | بربك ، كنتُ بالسادسة عشرة إلا تتذكر؟ |