| Bu ülkede arkadaşça bir düşünceyken Sudan'da zalim bir söz. | Open Subtitles | جملة ودّية بهذا البلد ولكنها تهكّم قاسي بالسودان |
| Clare'in Sudan'da çalıştığını öğrenir öğrenmez, Matak'la irtibata geçtim ve rüşvet vererek vizesinin iptal edilmesini istedim. | Open Subtitles | عندما أكتشفت أن كلير تعمل بالسودان تقربت من ماتاك وقدمت رشوة له لألغاء تأشيرتها |
| Sudan'da isyancılar tarafından orduya katılan çocuk askerler gibi esir alana direnmeleri için fiziksel ve duygusal olgunluktan yoksun bırakıyorlar. | Open Subtitles | كما تم إختيار الجنود الأطفال من قبل المتمردين بالسودان إنهم يفتقدون للنضوج الجسدي و العاطفي ليقاوموا محتجزيهم |
| Sudan'da olsaydık, mantıklıydı. | Open Subtitles | هذا منطقي إن كنت تعيش بالسودان |
| Sudan'dayken ölümden dönmüştük. | Open Subtitles | لقد كدنا أن نموت بالسودان |
| Sudan'da en tehlikeli şey yolculuk yapmaktır. | Open Subtitles | التنقّل أخطر ما "بالسودان." |