| Ayaklarını yere basıyor, Yıldız Savaşları'na benziyor. Yere indiğinde, sarsıntıyı emiyor ve Yürümeye başlıyor. | TED | ومن ثم سوف يقوم هو بفتح أرجله .. يبدو هذا كما حرب النجوم وعندما يهبط .. سوف يمتص صدمة الإرتطام ويبدأ بالسير |
| Dışarıda birçok yaralı var. Yürümeye başla. | Open Subtitles | لدى العديد من الجرحى بالخارج أبداً بالسير |
| Dışarıda birçok yaralı var. Yürümeye başla. | Open Subtitles | لدى العديد من الجرحى بالخارج أبداً بالسير |
| Bir derdim var. O törende Yürümeye hakkım var. | Open Subtitles | وأنا سأقوم بالوشاية بك، لان لديّ مشكلة ولديّ الحق بالسير في هذا الموكب |
| Hayatım, oradan geçerken içerde seni görseydim Yürümeye devam ederdim. | Open Subtitles | إن كنت أمر و رأيتك بالداخل كنت لأستمر بالسير |
| Ben 2 yaşında Yürümeye başladım ama 11 yaşında traş olmaya başladım. | Open Subtitles | كل الاطفال مختلفون , فأنا لم ابدأ بالسير الا وانا في عامي الثاني |
| Yürümeye başlarsak 12:45'te üçüncü partiye ulaşmış oluruz. | Open Subtitles | نبداء بالسير الآن و سوف نصل إلى الحفله رقم ثلاثة في 12: 45 |
| Şimdi Yürümeye başlarsak, 12.45'ten önce üç numaralı partiye varmış oluruz. | Open Subtitles | نبداء بالسير الآن و سوف نصل إلى الحفله رقم ثلاثة في 12: 45 |
| Yürümeye devam et. Direksiyonun arkasına geçene kadar durma. | Open Subtitles | أستمر بالسير, لا تلتفت حولك حتى تكون خلف عجلة القيادة |
| Adamımız bu. Yürümeye devam et. Arkaya bakma. | Open Subtitles | انه رجلنا فقط استمرى بالسير, لاتنظرى للخلف |
| Sonra kasabada bir yerde uyandım ve Yürümeye başladım. | Open Subtitles | ثمّ استفقتُ في ساحةٍ على طرف البلدة، و بدأتُ بالسير. |
| Neden bu yolu yalnız Yürümeye mahkum ediyorsun kendini? | Open Subtitles | لمَ تحكم على نفسك بالسير في هذا الطريق وحيدًا؟ |
| Geçen gün yatağımda uzanıyordum. Birden bire kıyafetlerim odada Yürümeye başladı. | Open Subtitles | منذ أيام، كنت مستلقياً في سريري وبدأت الملابس بالسير في الغرفة فجأة |
| Anladığım kadarıyla, siz ve kızınıza aylar boyunca zorla yürüyüş yaptırıldı. | Open Subtitles | كما فهمت، أنت وابنتك قمت بالسير لعدة شهور |
| Söyleyecek misin yoksa önemi yokmuş gibi ormanda yürüyüşe devam mı edelim? | Open Subtitles | أستخبريني به أم سنستمرّ بالسير عبر الغابة وكأنّ الأمر لا يهمّ؟ |
| Bu tempoda yürüyerek kendimi öldürecek değilim. | Open Subtitles | أنا لن أقتل نفسي بالسير كثيرا ًعلى هذه الوتيرة |
| Onlara yürüdük, beslenip sulandıklarını gördük. | Open Subtitles | قمنا بالسير لأميال لذا لم يتناولن شراب أو طعام |
| Daha çok yürüyüp, taksiye daha az binmek gibi. | Open Subtitles | ان نبدأ بالسير و لا نستقل سيارات الاجرة كثيراً |
| Çocuklar büyük ormana doğru yola koyulmuşlar. | Open Subtitles | حينها بدأ الأطفال بالسير نحو الغابة الكبيرة |
| Arabaya doğru Yürü ve buraya bak. | Open Subtitles | قم بالسير ناحية السيارة وانظر الى اسفل مرة واحدة |
| Sürücü bir hayvana çarptığını sanarak, Sürmeye devam etmiş. | Open Subtitles | ظن السائق بأنه صدم حيواناً واستمر بالسير |
| Epey bir yürüdükten sonra dedi ki Gruffalo: | Open Subtitles | قاموا بالسير , و السير حتى قال جيرافلو |
| Uzun yürüyüşler, balık tutma, yemek pişirme ve diğer dikkat dağıtacak şeylerle onu paralize eden apati kaybolmaya yüz tutar. | Open Subtitles | اللامبالاة التي تظاهرت بها في أروقة المستشفى تلاشت واستُبدلت بالسير لمسافات طويلة، ورحلات صيد السمك الطبخ، وكتابة الرسائل وأشياء أخرى |