| Bayan, bir hamburger ve çikolatalı milk shake alabilir miyim acaba? | Open Subtitles | هل يمكنني أن أحصل على برجر ومخفوق حليب بالشكولاته ياأيتها السيده ؟ |
| Tiramisu, çikolatalı pasta, tortoni... bence herbirinden bir tane. | Open Subtitles | لدينا المهلبيه و كعك بالشكولاته و كعكة الفواكه؟ في الحقيقه ، انا افكر في واحد من هذه الطلبات |
| Anlaşılan seni de dövüp çikolatalı sütünü almış, öyle mi? | Open Subtitles | و كانت تضربك و تأخذ الحليب بالشكولاته الخاص بك؟ |
| Kimse çilekli çikolata turtasını senin gibi yapmıyor. | Open Subtitles | لا أحد يصنع فطيرة الفراولة بالشكولاته كما تفعلين. |
| Açlıktan ölüyorum. Küçük ayçöreği ve çikolata soslu kurabiyeleri var. | Open Subtitles | اه, حسناً, انهم لديهم كروسون ورقاقة الكوكيز بالشكولاته |
| Sonra hindi burger ve siyah-beyaz milkshake'ler için favori restoranımıza giderdik. | Open Subtitles | ثم نذهب الى مقهانا المفضل لتناول برجر الديك الرومي ومخفوق الحليب بالشكولاته |
| Anladım. Seni dövüp elinden çikolatalı sütünü mü alıyordu? | Open Subtitles | و كانت تضربك و تأخذ الحليب بالشكولاته الخاص بك؟ |
| Eğer ağlıyor olacaksam acı bademli çikolatalı musun üzerinde olsa daha iyi olacağını fark ettim. | Open Subtitles | قلت لنفسي اذا كنت سأبكي فليكن على كيكة مزينة بالشكولاته |
| Beyaz çikolatalı patates kızartmanız var mı? | Open Subtitles | هل تناولت البطاطس المقلية بالشكولاته البيضاء؟ |
| Hadi be! Ben vanilyalı milkshake siparişi vermiştim, ama bana çikolatalı vermişler. | Open Subtitles | تبا, طلبت بالفانيلا واعطوني بالشكولاته |
| Hadi be! Ben vanilyalı milkshake siparişi vermiştim, ama bana çikolatalı vermişler. Bir de bana sor. | Open Subtitles | تبا, طلبت بالفانيلا واعطوني بالشكولاته |
| Ama çikolatalı sütümü Julia Lucai'ye vermek yerine ölürüm daha iyi. | Open Subtitles | و لكنني أموت قبل ان أعطي الحليب بالشكولاته ( الخاص بي إلى (جوليا لوكاي |
| çikolatalı pasta için teşekkürler, Ömer. | Open Subtitles | شكرًا، (عمر). لم أحضى بالشكولاته لمدة طويلة. |
| Hatta bugün sana Molly'nin öğle yemeğinde çikolatalı süt ve lazanya yediğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | يمكننى أن أخبرك فى الحقيقة أن اليوم لقد تناولت (مولى) اللازانيا و حليب بالشكولاته على الغداء |
| Pardon, çikolatalı süt mü o? | Open Subtitles | أسف , هل هذا حليب بالشكولاته |
| Vegan usulü çikolatalı kek | Open Subtitles | إنها كيكة نباتية بالشكولاته. |
| çikolata arasına krema dolgulu ve pirinç patlakları var içinde. | Open Subtitles | شكولاته مغطاة بالشكولاته و محشوة بالكريمة، و هناك القليل من الجرش عليها. |
| Bir yerden okuması gerekse aşk iksiri tarifiyle çikolata parçacıklı kurabiye tarifini ayıramazdı. | Open Subtitles | هي لم تستطع أن تفرق بين جرعة حب من وصفة كعك بالشكولاته إذا كانت قرأته |
| Ve bence aşk; kutlama kartları çikolata kaplamalı şekerler, bazı kültürlerde tavuk vermek için yaratılmış bir histir. | Open Subtitles | نعم انا اعتقد الحب عاطفة خُلقت من اجل بيع بطاقات التحية والشموع المغطاة بالشكولاته وفي بعض الثقافات دجاجة |
| Kremalı çikolata. | Open Subtitles | أريده بالشكولاته مع قشدة مخفوقة. |
| Pek çikolata sevmem. | Open Subtitles | أنا لا أَهتم كثيرا بالشكولاته |
| Chatswin'de siyah-beyaz bir şey sipariş etmeyi denerseniz alacağınız tek şey beyaz olur. | Open Subtitles | حاول طلب مخفوق الحليب بالشكولاته (في (تشاتسوين ستحصل على الحليب فقط |