| Ben bir sürü dağınık fikirle başladım, yaklaşık sekiz veya dokuz yıl önce. | TED | لقد بدأت بالعديد من تلك الافكار الفضفاضة تقريبا ثمانية او تسعة سنوات مضت |
| Bu sadece bir tanesi. Sen bana bir sürü işten bahsettin. | Open Subtitles | حسناً , هذه وظيفة واحدة و قد اخبرتني بالعديد من الوظائف |
| Gerçek şu ki, kendimi şanslı hissediyorum, çünkü dünyanın her yerinde gösterimi sergileme imkanı buldum, Orta Doğuda da birçok kez şov yaptım. | TED | ولكن الحقيقة هي ، لقد كنت محظوظا للحصول على فرصة العرض في جميع أنحاء العالم ، وقمت بالعديد من العروض في الشرق الأوسط. |
| Bunu bana çok görme JJ. Onlara birçok iyilik borçluyum. | Open Subtitles | لا تنسب لي هذا أنا مدين له بالعديد من المجاملات |
| Babam pek çok kötü sey olabilir ama katil degil. | Open Subtitles | والدي يتّصف بالعديد من الأمور الغيير سارة، القتل ليس منها. |
| pek çok keşif yaptık, hücre dışı matrisin kromatine hitap ettiğini gösterdik. | TED | قمنا بالعديد من الاكتشافات، قمنا بعرض حوار المصفوفات إلى الكروماتين |
| Bu sadece bir tanesi. Sen bana bir sürü işten bahsettin. | Open Subtitles | حسناً , هذه وظيفة واحدة و قد اخبرتني بالعديد من الوظائف |
| Yeni bir başlangıç için - en son çıkan ses makinesi kurbağa dışında bir sürü başka ses var. | Open Subtitles | إنها من اجل بداية جديده إنها اجدد نسخه من جهاز الصوت الذي يصنعونه بالعديد من الأصوات الأخرى غير الضفادع |
| Onu görmek istediğini biliyorum, fakat bir sürü ışınlanma cihazından geçmemiz lâzım. | Open Subtitles | اعرف انك تود رؤية شقيقك، لكن علينا المرور بالعديد من الانتقالات الفضائية |
| Bir sürü eyleme katılırdım... böyle her hafta falan tutuklanırdım. | Open Subtitles | شاركت بالعديد من الإعتصامات لذا تم إعتقالي بكل نهاية أسبوع |
| Bak, Vic, sonuç olarak bir sürü insanın sana paranı nasıl ikiye katlayabileceğin hakkında manyak güzel fikirlerle gelebileceği bir pozisyondasın. | Open Subtitles | انظر , فيكتور , مربط الفرس .. انك فى مكانة حيث يأتى لك الكثير من الناس , بالعديد من الأفكار الذكية |
| birçok nitelikli aday ve tek bir kişilik yer olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نَعْرفُ ذلك بالعديد من الكفوءِ مُقَدمو الطلبات وفقط موقع واحد يَفْتحُ |
| Bağımlılığın birçok karışık durumla ilişkilidir bunu unutmayın. Alışkanlık süresi, motivasyon... | Open Subtitles | فقط أبقي في ذهنك أن الإدمان يتخلط بالعديد من القضايا المعقده |
| Çünkü hayatım, eski hayatım, artık bitti ve birçok da hata yaptım. | Open Subtitles | لأن حياتي، حياتي السابقة رحلت وقد قمت بالعديد من الأخطاء، وبعضها كبير |
| Şu an birçok şeyim fakat, sakinlik onlardan biri değil. | Open Subtitles | أشعر بالعديد من الاشياء الان ولكن الهدوء ليس واحداً منهمْ |
| Dünya Bankası ile birçok kez Afrika'ya giderek, finansal kalkınmayı, ekonomi projelerini organize ettik. | TED | و قمنا بالعديد من الرحلات بواسطة التنمية الممولة المشاريع الاقتصادية في أفريقيا مع البنك الدولي. |
| Ve bu devasa bilgi sistemi pek çok farklı yolla araştırılabilir konuma gelir. | TED | وهذا النظام المعلوماتي العملاق يمكن بحثه بالعديد من الطرق. |
| Bu seyahati pek çok farklı biçimde gözünüzde canlandırmanız mümkün. | TED | أنت يمكنك إعادة بناء تلك الرحلة، وتصورها بالعديد من الطرق المختلفة. |
| Tüm dünyada oluyor. Bu nedenle dünyayı dolaşırken pek çok umudunu yitirmişe benzeyen genç insanla karşılaşmak beni şaşırtmadı. | TED | لهذا لا يدهشني وأثناء سفري في مختلف أنحاء العالم إلتقيت بالعديد من الشباب الذين يبدوا أنهم فقدوا الأمل. |
| Çok sayıda cinsel tacizden suçlanan Cardinal Quinn, kanunsuzun son kurbanı oldu. | Open Subtitles | بالعديد من الاعتداءات الجنسية، وهو أحد ضحايا الحارس الليلي |
| Azteklerin festivaller ve seremonilerle dolu detaylı bir takvimi var. | Open Subtitles | الأزتك لديهم تقويم مفصل ملئ بالعديد من المهرجانات و المناسبات |
| Diana'nın da bahsettiği gibi, bizim hayvanlarımız bir çok araştırmaya dahiller. | TED | وكما ذكرت ديانا، فإن حيواناتنا تشارك بالعديد من الأبحاث الدراسية المختلفة. |
| çok fazla miktarda adli kanıt içeren bir araç ele geçirildi. | Open Subtitles | لقد عثرنا على سيارة والتي زودتنا بالعديد من الأدلة الجنائية الجديدة |