| Asırlar süren kuvvetli püskürmeler geniş arazileri kaplamış, atmosferi de gaz ve külle doldurmuş. | Open Subtitles | ثورات ضخمة استمرت لقرون ألقت بظلالها على المحيط الطبيعي وملئت الجو بالغازات السامة والحطام |
| Aslında yağlılar bende gaz yapıyor ama-- | Open Subtitles | على الرغم من ان اكل الفلافل يجعلني مليئة بالغازات |
| Ama annem, ayakta yemek yemenin gaz yapacağını söylüyor | Open Subtitles | لكن امي قالت اذا اكلت و انت واقف فهذا سيجعلك تصاب بالغازات |
| Odaya zehirli gazla dolu bir yermiş gibi davranıyoruz. | Open Subtitles | فنحن نعامل الغرفة وكأنها غرفة مليئة بالغازات السآمة |
| Ve oda zehirli gazla doldu. | Open Subtitles | و الغرفه التي يكونوا بها تمتلئ بالغازات السامه |
| Bunlar şimdiden ölçtüğümüz gazlar ve organik bileşikler. | TED | هذه قائمة بالغازات والمكونات العضوية التي استطعنا قياسها بالفعل. |
| O sesi unutamam. Şeytanın gazı gelmiş gibiydi. | Open Subtitles | أطفال صغار مغطيين باللون الوردي يبكون. والضجة كانت مثل كانت ك إمتلاء بطن الشيطان بالغازات. |
| ve çok acayip. Seks yaptıktan sonra gazım geliyor. | Open Subtitles | اصاب بالغازات بعد ممارسة الجنس |
| Pekala, o şey çok fena gaz yapar. | Open Subtitles | حسنا, ان هذا سيسبب لكي مشاكل حادة بالغازات |
| Kanatlarından yayılan gaz saate 965 bin km hızla ölen bir yıldızın kalbinden çıkıyor. | Open Subtitles | أجنحتها مراجل تغلي بالغازات تقذف بسرعة 600,000 ميل بالساعة من النجم الميت في قلبها |
| Orion Kuşağı'nın altındaki bulutsudaki yıldızlar yeni doğmuşlardır yaklaşık beş milyon yıllıktırlar ve onları hayata getiren gaz ve tozla sarılıdırlar hala. | Open Subtitles | النجوم في السديم الواقع تحت حزام أوريون مولودة حديثاً عمرها تقريباً 5 ملايين سنة وما زالت مقمطة بالغازات والغبار |
| Zehirli bir gaz dolu uçakla onu vuracak mıyız? | Open Subtitles | نطلق النار عليه وهو بطائرة محملة بالغازات السامة؟ |
| Uzaktaki gezegenler, büyük gaz kütlelerinden ibaret olan Satürn ve Jüpiter'in son derece güzel biçimlerini görebiliyordunuz. | Open Subtitles | الكواكب الخارجية التي تحاط بالغازات الهائلة "في حالة "المشتري" و "زحل |
| "Dürümler hep bende gaz yapar." | Open Subtitles | ♫ البوريتو تصيبني بالغازات دائما ♫ |
| -Gezegene gaz verin. -Durun! | Open Subtitles | - علينا أن نغمر الكوكب بالغازات |
| Vücut büzüşmeye ve gazla dolmaya başlıyor. | Open Subtitles | 05,625 الجسم بدأ بالإنغلاق والإمتلاء بالغازات |
| O kadar şişkin ve gazla doluyum ki; patlama cihazı gibiyim. | Open Subtitles | أعلم أنا ضخمة جداً و مليئة بالغازات |
| Ama aslında öldürücü gazlar ve sülfürik asit yağmuruyla dolu olduğunu bilmiyorlardı. | Open Subtitles | ولكنهم لم يكونوا يعلموا بأنه ملئ بالغازات السامة وحمض الكبريت اللاذع |
| Nefes aldığımız hava bile çeşitli gazlar su molekülleri, toz partikülleri ve polenle dolu. | Open Subtitles | حتى الهواء الذي نتنفسه مليء بالغازات و جزيئات الماء .و جزيئات الغبار و غبار الطلع |
| Savaş endüstriyel katliama dönüştükçe, Alman barbarlık ve vahşetine dair yeni hikâyeler duyulmaya başladı, kadın ve çocukların vurulması, askerlere zehirli gazlar atılması. | Open Subtitles | مع إنتقال الحرب نحو حرب آلات صناعيّة, إبتدأت قصص تحكي عن الهمجيّة الألمانيّة وأعمالها الوحشيّة, قتل النساء والأطفال, وتسميم الجنود بالغازات. |
| Kalkamam. Jackson'ın çok gazı var onu sallamaya devam etmeliyim. | Open Subtitles | لا يـُمكنني أن أنهض (جاكسون) مـُصاب بالغازات... |
| Çok da gazım var. | Open Subtitles | وبطني ملئ بالغازات |