| tekneyle nehrin kaynağına gidiyoruz. İki adam benimle gelecek. | Open Subtitles | سنذهب إلى النبع بالقارب إثنان يجيئان معى ، الآخرون لا | 
| Patron, konuşmana ihtiyacımız var, tekneyle gitmek zorunda kalmayalım. | Open Subtitles | يا رئيس، أحتاجك لإقناعهم بالحديث لكي لا نحتاج للذهاب بجولة بالقارب | 
| Sawadaya Dükkânı'nın sahibi, iki gün içinde bir tekne gönderecek. | Open Subtitles | لدي بعض العمل لك وسأتكلم معك لاحقاً السفر بالقارب يتعبني | 
| tekneyi arayıp koca bir odun yığını topladığını söylesek iyi olacak. | Open Subtitles | من الأجدر الاتصال بالقارب وإخبارهم بأنّها ستجلب حزمة حطب كبيرة جدّاً | 
| Karanlık basınca, onları küçük tekneye alır, kendi gemilerine götürürüz. | Open Subtitles | حين يخيم الظلام سننقلهم بالقارب الى سفينتهم اتبعوني | 
| Teknede kalman gerekiyordu! Elmalar için gittiğini düşündüm. | Open Subtitles | لقد تركتك بالقارب وظننت أنك ذهبت عند شجر التفاح | 
| tekneyle bağlantı kuramıyoruz. | Open Subtitles | تواجهنا بعض المشاكل فى أثناء محاولتنا الاتصال بالقارب | 
| Alana izinsiz girildiğinde siren sesiyle birlikte patlayıcı kendiliğinden tetiklenir. Toparlanıp tekneyle kaçmak için yaklaşık altmış saniyem var. | Open Subtitles | حينما يُخترق النطاق، ينطلق جرس الإنذار، أعتقد أنه لديّ ستّون ثانية لأهرب بالقارب | 
| Biliyor musun, eminim tekneyle daha çok yere bakabiliriz. | Open Subtitles | أنا متأكدة أننا نستطيع مراقبة أطول قدر ممكن بالقارب | 
| tekneyle denize açılacağım. Gelmek ister misin? | Open Subtitles | سوف أذهب في جوله بالقارب هل تريدين المجيء ؟ | 
| Débora Nazareno bu Ekvator sularında kanoyla seyahat eder. Bu yüzden kendine ait bir tekne oturağı var. | TED | ديبورا نزارينو، لقد سافرت كثيرًا عبر هذه الممرات المائية الإكوادورية بالقارب. لذا، تمتلك مقعد قارب خاصًّا بها. | 
| tekne diye buna derim işte. | Open Subtitles | و الأن هذا ما أدعوه بالقارب أجل هذا ما سأدعوه | 
| Önce alışveriş, gitti ve sonra, bir tekne yolculuğu için gitti | Open Subtitles | في البداية ذهبنا للتسوق و بعدها ذهبنا في جولة بالقارب | 
| Bekle bir dakika. Etiketi var. tekneyi uzaklaştır. | Open Subtitles | انتظر, يوجد عليها علامة سابقه إذهب بالقارب بعيدا | 
| Bir Büyük Beyaz'ın suların içinden sıçrayıp.. ..bir tekneyi devirebileceğini biliyor muydun? | Open Subtitles | أن هذه السمكة يمكنها القفز خارج الماء والإرتطام بالقارب | 
| Eğer bu hafta uslu olursan, pazar günü tekneye gideriz, söz veriyorum. | Open Subtitles | أعدك إن كنت جيداً طوال الأسبوع سنبحر بالقارب الأحد القادم. | 
| Birkaç denememizde, geldi ve tekneye vurdu. | Open Subtitles | وفي حالات عديده يأتي القرش ويصطدم بالقارب | 
| O... Onun çantası Teknede kalmıştı, büyük ihtimalle de batmıştır. | Open Subtitles | لقد تركته بالقارب لذا من المحتمل أنه عام بعيداً | 
| Teknede bir ceset bulduğumuzu ve parasını çaldığımızı mı? | Open Subtitles | أنخبره بشأن عثورنا على رجل ميت بالقارب و بأننا سرقنا نقوده؟ | 
| Fokun ağırlığı teknedeki insanlar kadar vardı. | TED | كان وزن الفقمة يُعادل تقريبًا وزن الأشخاص بالقارب. | 
| Bizi bu şekilde bota bağlamanız çok tehlikeli. | Open Subtitles | أتعرف؟ إنه لأمر خطر حقاً أن نقيد بالقارب بهذا الشكل؟ | 
| Sonra hislerime kulak verdim ve Avrupa'ya Gittim, uyudum, yedim, bir bot batırdım. | Open Subtitles | ثم أتجهت مع مشاعري وذهبتُ لأوروبا رسمت،نمت،أكلت،غرقت بالقارب | 
| Yerinizde olsam bir saat içinde o gemide olurdum ben. | Open Subtitles | لو كنت مكانك.. فأود أن أكون بالقارب خلال ساعة | 
| Sevgilinle Kanoya binen çekici bir mankafa. | Open Subtitles | شاب تافه شديد الجاذبية يطلع بالقارب مع حبيبتك | 
| Gemiyi arasan iyi olur. Koca bir odun demedi aldığını söylersin. | Open Subtitles | من الأجدر الاتصال بالقارب وإخبارهم بأنّها ستجلب حزمة حطب كبيرة جدّاً | 
| Ama Larry çok fazla gemiyle açılıp balık tutuyordu... ve bence o sadece onu mutlu etmek istiyordu. | Open Subtitles | لكن لارى كان يذهب كثيرا الى رحلات صيد بالقارب . . أعتقد أنها أرادتْه سعيدا | 
| Bu kayıkta patlasa ne olurdu dersin? | Open Subtitles | -ماذا سوف يحدث إذا أنفجر هذا الشىء بالقارب ؟ | 
| Onu denizaltının ön kısmındaki özel bir aletle yakaladık, ki bu cihaz hiç zarar vermeden denizanasını Gemideki laboratuvara getirmemizi sağlıyor. | TED | لقد قبضنا عليه في جهاز خاص في مقدمة الغاطسة الشيء الذي أتاح لنا بإحضاره في حالته الاصلية الحقيقية، أحضرناه الى مختبر بالقارب. |