| Hayır, bir limuzin çağırdım, 15 dakika sonra burada olur. | Open Subtitles | لا، أنا فقط سأتصل بالليموزين وستكون هنا بعد 15 دقيقة |
| Beni, limuzin ile bir iş için çağıracağını hiç sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أتوقع منك أن تتصل بي من أجل توصيلة بالليموزين |
| Şu 60 saniye içinde sorarsan hem biletleri, hem de gidiş geliş için limuzin veririm. Başladık. | Open Subtitles | تحصل على التذاكر وجولة ذهاب وإياب بالليموزين بدءاً من الآن |
| - Limuzinde buluşuruz, tamam mı? | Open Subtitles | أقابلك في الخارج بالليموزين , حسنا ؟ |
| Başkan Johnson delik deşik ve ipuçlarıyla dolu... kan içindeki limuzinin yıkanıp tamir edilmesini emretti. | Open Subtitles | الرئيس جونسون أمر بالليموزين الغارقة في الدماء المليئة بثقوب الرصاص والقرائن ليتم غسلها و إعادة بنائها |
| Popüler olmayan tiplerin süslenip püslenip limuzine binmesi ve birbirleriyle yatmaları için bir bahane sadece. | Open Subtitles | والركوب بالليموزين والقفز على بعضهم |
| Limuzinle eve dönerken Başkan'ın yanında olmak isterdim. | Open Subtitles | أجل, أتمنى لو كنت بصحبة الرئيس بالليموزين عائدين للقصر، |
| "limuzin değiştirmekle uğraşma. Bizi takip eden yok. Çok zekiyim ben." | Open Subtitles | "لا أحد يضايقني بالليموزين لا أحد يتبعنا ، أنا ذكية جداً" |
| Andy, bugün limuzin değiştirmekle uğraşma. | Open Subtitles | (أندي) ، لا أحد أريده أن يضايقني بالليموزين الليلة |
| Bekle, limuzin derken neyi kastettin? | Open Subtitles | انتظر ماذا تعني بالليموزين ؟ |
| Nate'in limuzin şirketi kurmasını. | Open Subtitles | نيت) افتتح شركة للتوصيل بالليموزين) |
| - Limuzinde bekliyor. | Open Subtitles | إنها تنتظر بالليموزين |
| Dün bir limuzinin seni okuldan alması ile ilgisi olabilir mi acaba? | Open Subtitles | ربما يكون للأمر علاقة بالليموزين الذي توقف في المدرسة بالأمس |
| Pete, neden çıktığın kızı Limuzinle dolaştırmıyorsun? | Open Subtitles | (بيت)، لمَ لا تأخذ موعدك في جولة بالليموزين ؟ |