| Rochester'a ulaştığımızda, havaalanında bizi doğrudan Mayo Clinic'e götürmek için bir limuzin bekleyecek. | Open Subtitles | 45ص عندما نصل روتشستر ستكون هناك ليموزين بالمطار لتأخذنا مباشرة الى مستشفى مايو |
| Clarke' la konuştum. Çin' e dönmek için havaalanında olucakmış. | Open Subtitles | لقد تحدثت الى كلارك سيكون بالمطار اليوم متجها الى الصين |
| Bir dakika önce minibüsteydik bir dakika sonra kendimizi havaalanında bulduk. | Open Subtitles | في دقيقة كُنا في مؤخرة العربة وفي الأُخري ، نحن بالمطار |
| Havaalanını arayıp bavulunun nerede olduğunu öğrenmeye çalışacağım. | Open Subtitles | سأخبرك أمراً، سأتّصل بالمطار لنرى إن أمكننا الوصول لحقائبك. |
| Hep hazırdım. havaalanına bile gitmiştim. | Open Subtitles | ، لقد جهزت لذلك وكنت بالمطار مستعداً للرحيل |
| Havaalanındaki operasyon bölgesinde sivillerin bulunmaması gerekiyordu. | Open Subtitles | منطقة القتل بالمطار يفترض انها خالية من المدنيين |
| Hava alanında görüldüğünü duydum sahilin orda bir gecekondu mahallesinde saklanıyormuş. | Open Subtitles | سمعت أنه شُوهد بالمطار يختبئ في منزل بالساحل |
| havaalanında sizi uğurlayacağım. | Open Subtitles | سأجلب وصولات حقائبك وتصريح إقلاعك بالمطار |
| havaalanında bayıldığını hepinizin okuduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنكم سمعتم بأنها أصيبت بحادث بالمطار |
| havaalanında birinci sınıf bilet bırakıyorlar benim için. | Open Subtitles | لقد تركوا لي تذكرة بالدرجة الأولى بالمطار |
| Sana havaalanında öyle bir iş bulabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أحصل لك على وظيفة بالمطار لتفعل هذا |
| Bana havaalanında çalışan adamın numarasını bulur musun? | Open Subtitles | هل يمكنك الحصول على رقم الرجل الذى يعمل بالمطار ؟ |
| Yolcu değil, havaalanında bagaj amiri. | Open Subtitles | ليس أحد الركاب إنه مراقب للأمتعة بالمطار |
| havaalanında koşup, güvenliği aşarak tam uçağın kapısı kapanacakken avazın çıktığı kadar "Cliff!" diye bağırmak gibi. | Open Subtitles | كانك تركض بالمطار و تتعدى الحراس و عند اخر لحظة من اغلاق باب الطيارة |
| Minibüsü buraya geri istiyoruz... ve havaalanında hazır bekleyen 6 kişilik bir uçak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد عودة الشاحنة ومليئة بالوقود ونريد طائرة 6 ركاب تنتظر بالمطار |
| havaalanında anlattığın hikâye doğru muydu yani? Bir kızın mı var? | Open Subtitles | إذاً, كانت قصتك بالمطار صحيحة ألديكِ طفلة ؟ |
| Tamam. Pasaport için fotoğraf getirin. Hepsini orada yapacağız, havaalanında. | Open Subtitles | حسناً ، اجلب صور جواز سفرك سنبذل كل ما في وسعنا بالمطار. |
| Havaalanını aradım. Araba yola çıktı bile. | Open Subtitles | لقد إتصلت بالمطار, والسيارة في طريقها إليّ |
| havaalanına gidiyordum, fotoğrafçı olmayacağına dair söz verdiler ama bir sürü fotoğrafçı gelmişti, ben de oradan gitmek zorundaydım. | Open Subtitles | لقد كنت بالمطار وقد وعدوني بعدم وجود المصورين ولكن المصورين جائوا لذا كان عليّ المغادرة |
| Havaalanındaki adli tıptan alınan son bilgileri herkese gönderdim. | Open Subtitles | لقد أرسلت للجميع المستجدات بخصوص التحليلات الشرعية بالمطار |
| JFK uzun süreli park alanında üç saat boyunca dolaştım. | Open Subtitles | قضيتُ ثلاث ساعات بموقف السيّارات بالمطار. |
| Ya da sadece Havaalanı güvenlik görevlisi. | TED | أو فقط امرأة متعطلة في طابور التحقق الأمني بالمطار. |
| havalimanında olmuş olmalı. Size veya Michael'a da yerleştirmiş olabilirler. | Open Subtitles | يجب أن أكون بالمطار ولكنهم استطاعو النيل من مايكل |
| Görünüşe göre, tarif ettiğiniz kişi, rehine durumunu, havaalanından gizlenilmiş silah amaçlı sinir gazı çalınmasını gizlemek için kullanmış. | Open Subtitles | كلا .. يبدو أنّ الشخص الذى تعرفت عليه استغل وضع الرهائن كتغطية ليسرق غاز أعصاب مسلح كان مخبئاً بالمطار |
| Havaalanlarındaki bu kaltakları kızdırmayın. | Open Subtitles | لا تزعج هؤلاء العاهرات بالمطار |