| onun şehri terk etmesi umurumda değil, hala tehlikeli olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | اننى لا اهتم بانه ترك المدينة, ما زلت افكر بانه خطير. |
| Herkes onun yabancı olduğunu düşünüyor. Ben ise ilginç olduğunu. | Open Subtitles | كل الاخرين اعتقدوا بانه غريب ولكني اعتقد بانه مثير للاهتمام. |
| Aynı zamanda zanlının yaşını tahmin etmek en zor şeydir ve sırf birinin yaşı tutmuyor diye onu kolayca soruşturma dışında bırakmam. | Open Subtitles | وانه يجب عدم استبعاد شخص ابدا بسبب اختلاف في العمر ماذا عن التكهن؟ بانه بسبب عدم وجود اي دليل في مسرح الجريمة |
| Bana nutuk atma! Hata payının sıfır olduğuna yemin ettiniz. | Open Subtitles | لا تحاضرنى, لقد أقسمت لى بانه سيكون آمن و مضمون |
| Sonra gelip bana torbacılarla işini bitireceğine dair yemin etti. | Open Subtitles | بعد هذا، اقسم لي بانه سينهي الامر مع بائعي المخدرات |
| Bunların, bebek doğmak üzereyken olduğu için kendimi korkunç hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر شعور رهيب بانه كل شئ يحدث قريب بمولد الطفل |
| Havercamp 'in söylediğine göre insan vücudu dışında yalnız bir kaç dakika yaşayabiliyormuş. | Open Subtitles | حسناً، لقد قالت هافركامب، بانه لا يستطيع العيش خارج الجسم إلا لعدة دقائق |
| Hayır ama başka bir nevrotik müthiş olduğunu söyledi mi? | Open Subtitles | لا لكن مصاب اخر بالمرض العصبى أخبرنا بانه غير متوفر |
| Henüz katil diyemeyiz, çünkü cinayet olduğundan emin değiliz. | Open Subtitles | لا نستطيع ان نُطلق عليه هذا, طالما لم يتم التقرير رسميا بعد بانه قُتل |
| Sadece üç yıl önce Marissa Kagan'ı onun öldürmediği hala ihtimal dahilinde. | Open Subtitles | لكنه يتضح اكثر فأكثر بانه لم يقتل ماريسا كيجان قبل ثلاث سنوات |
| Düşünün kü ben çocuğunuzun koluna bu tüy ile dokunuyorum, ve onun beyni aslında hissetiklerinin kızgın bir alev olduğunu söylüyor. | TED | تخيل انني امسح علي ذراع طفلك بهذه الريشه وعقله يخبره بانه يشعر بهذه الشعله الساخنه |
| Önemli olan, onun kimseyi kör ettiğine, sakatladığına veya şifa dağıtmak dışında kimseye el kaldırdığına dair hikaye olmaması. | Open Subtitles | كل مايهم انه ليس هناك قصة بانه قد جعل احدا اعمى ليس هناك قصة بانه قد جعل احدا كسيحا انه رفع يده فقط ليشفي |
| O nedenle oyumu "suçsuz" diye verdim. Böylece onu vurdurabilirsin. Bırak gitsin. | Open Subtitles | لهذا صوتت بانه غير مذنب، كي يمكنني أن أطلق عليه النيران، اتركيه |
| Belki bu sefer daha az iğrenç gelir diye tekrar tekrar bakıyorum. | Open Subtitles | إنني استمر بالنظر ليه مره اخرى مفكراً بانه سيكون أقل إثارة للإشمئزاز |
| Bak ne diyeceğim. Meksikalı olduğuna 20 dolarına bahse girerim. | Open Subtitles | ساحصل على 20 دولار اذا قال بانه مهاجر غير شرعي. |
| Bu büyük şemsiyenin altında ikiniz için de yer olduğuna eminim. | Open Subtitles | انا متاكدة بانه يوجد مكان كافي تحت مظلتك الكبيرة , لكما |
| Fakat bunu yapacak vizyonumuz olduğu sürece ilerleyebiliriz diye düşünüyorum. | TED | ولكني أعتقد بانه مع وجود الرؤية لتحقيق ذلك, يمكننا التقدم الى الأمام. |
| İkimizde birbirimize olan hislerimizi açıkladığımıza göre bence uzatmak için bir neden yok. | Open Subtitles | بما ان كلانا يعرف مشاعر الاخر بالفعل اشعر بانه لا يوجد حاجه للتأخير |
| Doktor hafızan için en iyi şeyin tanıdık bir yerde bulunmak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ربما يجب ان ابقى في البيت الطبيب نصح بانه افضل شي لاستعادة الذاكرة |
| Burası olduğundan eminim. Buralarda bir yerde olmalı. | Open Subtitles | اعرف بانه كان هنا لذا لابد وانه هنا في مكان ما |
| O anketle ilgilenmiyor... ve ben ona rahatsız edilmeyeceği sözünü verdim. | Open Subtitles | أنه غير مهتم بالأحصاء و لقد وعدته بانه لن يتم ازعاجه |
| Zoe belki de ikimizin de ikinci şansların olmadığını anlamamızın zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | اتعلمين رما حان الوقت زوي لكلانا أن ندرك بانه لاتوجد فرصة اخرى |