| Kahrolası şeye cesurca yaklaş ve her saygın İngiliz beyefendisi gibi korkusuz ol. | Open Subtitles | انظر إلى الشيء اللعين بجرأة وحدّق في عينيه، كما يفعل أي إنكليزي محترم. |
| Aynen teknolojide ve endüstride yaptığımız gibi, var olduğumuz boyutta da cesurca hayal etmekten bahsediyorum. | TED | أنا أتحدث عن الحُلْم أن نَحْلُم بجرأة فيما يتعلق بذواتنا كما هي أحلامنا جريئة تجاه الصناعة والتكنولوجيا. |
| Sadece cesurca dönüşüm geçiren ülkeler bu büyümeyi yakalayabilecekler. | TED | فقط في البلدان التي ستتحول بجرأة ستكون قادره على انتهاز هذا النمو |
| Bunlara para vermeli miyim, yoksa birisinde beni kazıklamaya... kalkışacak cesaret var mı? | Open Subtitles | هل عليّ أن ادفع عنهم أم أن احداّ يتمتع بجرأة كبيرة... يحاول خداعي؟ |
| "Sessiz olacağım, diye açıkladı Archie. Ben de açık sözlü olacağım." | Open Subtitles | سوف أكون هادئة جدا أجاب ارشي وأنا سوف أكون صريحا بجرأة |
| Dönüşüme yaklaşımımızı cesurca dönüştürmek için bunu kendimize, kuruluşlarımıza ve dahası topluma borçluyuz. | TED | نحن ندين بهذا لأنفسنا، لمنظماتنا وللمجتمع بشكل أوسع لنغير بجرأة مقاربتنا للتغيير. |
| İnsanlığa olan güvenimizi yeniden inşa etmemiz, cesurca ve açıkça birlikte durmamız gereken çok önemli bir dönemdeyiz. | TED | نحن في وقت حاسم نحتاج فيه إلى استرجاع ثقتنا في الإنسانية والوقوف معًا بجرأة وبشكل واضح. |
| O cesurca, gözlerini kırpmadan, hatta hırçın, hatta şişesi boş olduğu zamanlarda öfke dolu. | TED | هي بجرأة, بشكل لايرف, بمشاكسة حتى بغضب حتى عندما فرغت قنينتها |
| Onu her zamankinden daha yüksekte tutuyorum, cesurca, ustalıkla, ışıl ışıl ve sizi de onun tehlikeli ışığında bana katılmaya davet ediyorum. | TED | أمسك بها إلى الأعلى أكثر من أي وقت آخر، بجرأة وبذكاء، وأدعوكم لتنضموا إلي في وهجها الخطير. |
| Büyük umutlarla, cesurca yola çıktım hiçbir çöl faresinin gitmediği yerlere. | Open Subtitles | إذن بالمعنويات العالية خاطرت بجرأة عندما لايكون هناك مجموعة تجرؤ للذهاب قبل ذلك |
| Bilinmeyen yeni evrenler keşfetmek yeni yaşam formları ve yeni uygarlıklar aramak daha önce kimsenin ayak basmadığı yerlere cesurca gitmektir. | Open Subtitles | للبحث عن أشكال جديدة للحياة وحضارات جديدة لتذهب بجرأة إلى حيث لم يذهب أحد .. من قبل |
| Güzel topluluğumuza cesurca bir giriş yapan bu adamın, tanıtılmaya değer olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | رجل لا يحتاج إلا لتقديم بسيط اقتحم مجتمعنا بجرأة |
| Yer göstericinin yüzüne bakacağız, bahane bulup bir amaçla cesurca yürüyeceğiz. | Open Subtitles | نمر فقط في وجه المرشد، نختلق عذراً، وبعدها نتمشى بجرأة. |
| Yankısız Orman'daki... Büyük Örümcek'i avlayıp köylüleri kurtarana kadar... cesurca savaştı." | Open Subtitles | "قاتل بجرأة حتّى قتل العنكبوت العظيم في غابة "إيكوليس: |
| "Kahraman Gideon Yankısız Orman'daki... Büyük Örümcek'i avlayana kadar cesurca savaştı." | Open Subtitles | "والبطل (غيديون) قاتل بجرأة حتّى قتل العنكبوت العظيم في غابة "إيكوليس" |
| tereddüt etmeden ona git, üzerine otur ve cesurca sür. | Open Subtitles | إذهب بجرأة واركب العربة وقدها |
| "Yol al atınla, cesurca" Gölge yanıt verdi | Open Subtitles | " اجاب الظل : امتطي بجرأة امتطي " |
| " Seni aptal köle, diye cevap verdi, Alaaddin cesurca." | Open Subtitles | "أنت أحمق الرقيق أجاب علاء الدين بجرأة" |
| Senden önce her erkek cesaret etti buna! | Open Subtitles | أنت ذاهب بجرأة إلى أين ذهب كل الرجال من قبل |
| Bu cinayet, büyük cesaret istiyordu. | Open Subtitles | هذه الجريمة تمت بجرأة عالية |
| - Senden cesaret alıyor. | Open Subtitles | فهو يتصرف بجرأة لأنك هنا |
| "Sessiz olacağım, diye açıkladı Archie. Ben de açık sözlü olacağım." | Open Subtitles | سوف أكون هادئة جدا , ' أجاب ارشي وأنا سوف أكون صريحا بجرأة |