| Merak ediyordum da; bavullarınızı toplamaya başladınız mı? | Open Subtitles | كنت أتسائل إن كنتم كلكم بدأتم بحزم حقائبكم |
| Hayır, sen eve taksiyle gidip, eşyalarını toplamaya başla. | Open Subtitles | كلا، كلا، يجب أن تستقلي سيارة أجرة إلى المنزل، وتبدئي بحزم أمتعتكِ. |
| Bu kaçınılmaz değil; ancak kararlı bir şekilde hareket etmeliyiz. | TED | إنه ليس حتميا، ولكن نحتاج إلى أن نتصرف بحزم. |
| Dava böyle olacaksa, söyle bana valizimi toplayıp, Chicago'ya, gölgede 37 derece olan, temiz havalı yere döneyim. | Open Subtitles | و أنك على باطل الآن ، إذا كانت هذه هى القضية فقط أخبرنى و سوف أقوم بحزم حقيبتى و العودة إلى شيكاغو |
| Bir saniye sonra büyük bir başparmağı ve iyice nasırlı bir işaret parmağı ile testis torbasını avcunun içinde sıkıca tutuyor. | TED | في ثانية الإبهام والسبابة الكبيرة تصلبوا بشكل جيد، وكان لديه كيس الصفن، يمسكه بحزم في قبضته، |
| Üzerini giyin, eşyalarını topla. Buradan hemen gitmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | أرتدي ملابسكِ وأبدأي بحزم أشيائنا، سوف نخرج من هُنا بالفور. |
| Morgda iki başsız ceset var ve ofisimde eski bir mahkûmu buluyorum bir tabura yetecek kadar silah topluyor. | Open Subtitles | لديّ جثتان بدون رأس في المشرحة و وجدتُ مجرمة سابقة في القسم الخلفي لمكتبي تقوم بحزم أسلحة تكفي للإطاحة بكتيبه |
| Sonra O oturma odasına gitti ve toplanmaya başladı. | Open Subtitles | ثم ذهبت إلى غرفة المعيشة وبدأت بحزم امتعتها. |
| Yarın ilk iş evi toplamaya başlamalıyız. | Open Subtitles | أول شيء تفعلينه غداً ولن أقول المزيد يجب أن نبدأ بحزم الأمتعة. |
| - Giysi odasını toplamaya başladım. | Open Subtitles | -لقد بدأت بحزم الحقائب في غرفة الملابس طبق كلام الليدي "روز" |
| Sen toplamaya başla. Odasının kartı. | Open Subtitles | أنت إبدأ بحزم الأغراض بطاقة غرفة كيت |
| Bu konu üzerinde kararlı bir şekilde durmam gerekecek. | Open Subtitles | أنا سوف أضطر إلى التعامل معها بحزم في بعض الحالات. |
| Makamın tehdit altındaysa bazen kararlı davranman gerekir. | Open Subtitles | ساعات يجب ان تتصرف بحزم عندما يهدد شخص ما كرسيك |
| Alison'ın ölümünün hemen ardından tüm eşyalarını toplayıp hastaneden ayrılmış. | Open Subtitles | لقد قام بحزم كل أغراضها و خرج من المستشفى فى الصباح بعد وفاتها |
| Bu senin için yeterli değilse belki de eşyalarını toplayıp gitmelisin. | Open Subtitles | إذاً لم يكن هذا جيداً بما فيه الكفاية لكِ فلربما يمكنكِ الاكتفاء بحزم امتعتكِ و الرحيل. |
| Ifakara'da bu amaçlarımızın arkasında sıkıca duruyoruz. | TED | في معهد إيفاكارا نقف بحزم وراء هذه الأهداف. |
| Şimdi yapman gereken şeylerden birini... memelerden birini tutmak, ve kovaya doğru sıkıca ama yumuşakça çekmek. | Open Subtitles | ما ستعمله هنا هو الامساك بإحدى هذه جوهريا أحد الحلمات، وفقط تسحبها بحزم لكن بلطف نحو السطل |
| Hadi, gidelim. Çadırı topla. | Open Subtitles | هيا، دعونا نذهب قم بحزم الأمتعة والخيمة |
| Görünüşe göre daha kimse duymamış yoksa şimdi eşyalarımızı topluyor olurduk. | Open Subtitles | ومن الواضح، أنّ لا أحد سمعها بعد، وإلا كُنّا الآن نقوم بحزم أغراضنا. |
| bir sabah kalk ve toplanmaya başla kararımı verdim korkumu yeneceğim sonraki felaketin olmasını beklemeyeceğim. | Open Subtitles | أستيقظ في صباح أحد الأيام وأبدأ بحزم أمتعتي سوف أرتب تفكيري سوف أترك مخاوفي |
| Eklemlerim biraz tutulmuş ama sıkı giyinip, hafif bir rüzgar olmasını umut edeceğim. | Open Subtitles | مفاصلي متيبسة قليلا سأقوم بحزم نفسي للتدفئة وسأتمنى أن يكون الشتاء معتدلا |
| Başhekim serti oynuyor, ama gerçekte öyle değildir. | Open Subtitles | كما ترى, عميدة الاطباء تتصرف بحزم ولكنها ليست كذلك |
| Yani ben piyanoya yaklaşmaya çalıştığım anda sertçe itiliyordum. | TED | بحيث كلما حاولت الإقتراب من البيانو، كنت تبعدني بحزم. |
| Eşyalarını toplamana yardım etmeye geldim. | Open Subtitles | لقد جئت الى هنا لمساعدتك بحزم اغراضك |
| - Hafta sonu eşyalarımı toplayacağım. | Open Subtitles | سأكون مشغولة بحزم أمتعتي طيلة الأسبوع. لا أستطيع. |