| Bu herif bir çifti düğün günlerinde soğukkanlılıkla öldürdü. | Open Subtitles | لقد قتل الرجل زوجين يوم زفافهما، قتلهما بدمٍ بارد. |
| Onu soğukkanlılıkla açıklamasına izin vermeden vurdun. | Open Subtitles | لقد قتلتها بدمٍ بارد قبل أن تدافع عن نفسها |
| O bir insan ve bir insanı soğukkanlılıkla öldüremezsin. | Open Subtitles | انه إنســان ولايمكنك أن تقتل شخصاً بدمٍ بارد |
| Bu sabah frittata da istemiyordum. Şimdi bana bir daha yiyemeyeceğimi söylersen, seni soğuk kanlılıkla öldürürüm, tetikçi usulü. | Open Subtitles | صباح اليوم لم أكن أريد الفيرتاتا، و إذا قلتَ أنّي لا أستطيع تناولها مجدّداً، قد أقتلك بدمٍ بارد. |
| Cinayetin soğukkanlı bir şekilde işlenmesi ve değerli bir eşyanın çalınmaması cinayetin nefret sebebiyle işlendiğini gösteriyor. | Open Subtitles | لقد كانت جريمة قتل بدمٍ بارد بلا شيء ثمين مسروق الشرطة تشتبة أن الدافع كان الكراهية |
| Sanırım, silahsız bir adamı soğukkanlılıkla öldürmeni, iştahını etkilemediğini görünce şaşırmamalıyım. | Open Subtitles | أعتقد أنني يجب ألا أتفاجأ بأن قتل رجال عُزّل بدمٍ بارد لم يؤثّر على شهيتك |
| Senin çocuklardan birinin otoyol devriyesini soğukkanlılıkla öldürdüğünü gördüm. Evet? | Open Subtitles | رأيت رجالك يقتلون الشرطي بدمٍ بارد أجل ؟ |
| Ama bana insanların soğukkanlılıkla öldürüldüğü 12 roman yazdırdı. | Open Subtitles | لكنه جعلني أؤلف 12 روايةً حيث يقتل فيها الناس بدمٍ بارد |
| Annemi soğukkanlılıkla öldürmenin cezasını çekmeliler. | Open Subtitles | يجب عليهم دفع الثمن لقتلهم أمي بدمٍ بارد |
| İnsanları soğukkanlılıkla öldürmek pek de liderlik niteliği değil. | Open Subtitles | قتل الرجال بدمٍ بارد لا يكاد أن يكون جودة القيادة |
| soğukkanlılıkla bir adam öldürebiliyor ama onun sakalını çekemiyorsunuz! | Open Subtitles | لكن يمكنك أن تقتل رجلاً أن تقتله بدمٍ بارد... لكنك لا تستطيع أن تشد له لحيته |
| O yüzden o can alıcı akşam, Mösyö Pace soğukkanlılıkla vuruldu. | Open Subtitles | لذا في تلك الليلة الحاسمة السيد "بيس" أُردي بدمٍ بارد |
| Gerçek Matmazel Sainsbury Seale kocanızla karşılaştığında eski arkadaşınızı soğukkanlılıkla öldürdünüz. | Open Subtitles | حين التقت الآنسة "سانزبري سيل" بزوجكِ ثانيةً قتلتِ صديقتكِ القديمة بدمٍ بارد |
| ve karanlıkta, fırsatını soğukkanlılıkla değerlendirdi. | Open Subtitles | وفي الظلام، انتهز فرصته بدمٍ بارد |
| Cinque, Tecora gemisinde pek çok kişinin soğukkanlılıkla öldürülüşünü anlattı. | Open Subtitles | يصف "سينكيه" الجريمة التى ارتُكِبت بدمٍ بارد بحق جزء كبير من الناس على متن سفينة "التيكورا" |
| Elias insanların ölmesine soğukkanlılıkla izin vermez. O iyi birisi. | Open Subtitles | ما كان (إلياس) ليقتلَ أشخاصاً بدمٍ بارد فهو رجلٌ طيّب |
| soğuk kanlılıkla 13 federali öldürdü. | Open Subtitles | لقد قتل 13 شرطي فيدرالي بدمٍ بارد |
| Teksas Cumhuriyeti Başkanı ve dostum olan General Bill Carver Matheson, Monroe ve şüphesiz ki Kaliforniya tarafından soğuk kanlılıkla vurularak öldürüldü. | Open Subtitles | اللواء (بيل كارفر) حاكم (تيكساس) و صديقي تمّت تصفيته بدمٍ بارد من قبل (ماثيسون) و (مونرو) و بلا شك من قبل (كاليفورنيا) |
| Onu buraya çekti ve soğuk kanlılıkla onu öldürdü. | Open Subtitles | هي جذبته إلى هنا وقتلته بدمٍ بارد |
| Bir zamanlar olduğun o soğukkanlı katil nerede? | Open Subtitles | اين القاتل بدمٍ بارد الذي كنته في السابق ؟ |
| Atına bin Bill, yoksa gözlerini kırpmadan vuracaklar seni. | Open Subtitles | قبل أن يطلقوا النار عليك بدمٍ بارد |
| Kontrollü, hesaplanmış, Soğuk kanlı. | Open Subtitles | لقد تم السيطرة عليه درس جيّدًا بدمٍ بارد |
| Ben de sizi, herkesi kurşuna dizen acımasız herifler zannediyordum. | Open Subtitles | لقد ظننتكم جميعاً بالمكان الأصلح لكم آلات قاتلة بدمٍ بارد. |