| Şu grafiğe bakın. 1968 'de bir dolar'a bir adet transistör alabiliyordunuz. | TED | انظروا إلى هذا الرسم هنا. في عام 1968 يمكنك شراء ترانزيستور بدولار |
| Eğer bunu her duyuşumda bir dolar alsaydım şimdiye daha da zengin olmuştum. | Open Subtitles | إذا حظيت بدولار لكل مرة أسمع بها هذه العبارة فأنا سأكون أغنى حتى |
| Kadınlar erkeklerden dolar başına 23 cent daha az kazanıyor diye mi? | Open Subtitles | لماذا ؟ لأن النساء رواتبهم 23 سنت اقل بدولار من الرجال ؟ |
| Ayrıca 1 dolara oldukça kullanışlı stepper motorlar alabilirsiniz çünkü kömürsüzdürler. | TED | ويمكنك شراء محركات صغيرة لا تهلك لأنها ليست لها أسنان، بدولار |
| Başarısız bir hiç olmak ve bir dolara insanlara plak satmak. | Open Subtitles | في كونك شخص مجهول الهوية وتبيع التسجيلات على قارئعة الطريق بدولار |
| Bir dolarına bahse girerim ki 30 saniyede pes edecek. | Open Subtitles | أراهنك بدولار واحد أنه سوف يستسلم في خلال 30 ثانية |
| Bir ya da elli dolarlık katılımla cennete giriş bileti mi? | Open Subtitles | هل يمكن أن تدخل الجنة من خلال المساهمة بدولار واحد أو 50؟ |
| Peki, dünyadaki aç çocuklar için bir dolar bağışta bulunmak ister misiniz? | Open Subtitles | حسناً، هل تود التبرع بدولار لمساعدة الأطفال الجياع في جميع أنحاء العالم؟ |
| Hepsini bitiremeyeceğine dair bir dolar koyarım, iki dolar alırım. | Open Subtitles | أراهنك بدولار أنه لن ينجح فى إلتهام خمسين بيضة وسأحصل على دولارين |
| Ben o son karta bir dolar bile yatırmazdım. | Open Subtitles | أنا لم أكن لأراهن بدولار واحد على تلك البطاقة الأخيرة |
| Kamboçya'ya gitmek istedim. Orada ıstakoz sadece bir dolar. | Open Subtitles | .لقد كنت أريد الذهاب إلى هناك تستطيع أكل عشاء محار بدولار واحد |
| Saatte bir dolar alan adamlar bunlar. | Open Subtitles | هذه الفرق رخيصه إنها رجال تعمل بدولار في الساعة |
| Çünkü birinin 1 dolar bile almasına izin versen, senin zayıf olduğunu düşünürler. | Open Subtitles | إن تركته ينجو بدولار فهي إشارة بأنك ضعيف |
| Bu filmi bugün görürüz yada bu projeye bir dolar daha vermem. | Open Subtitles | إما نرى الفيلم اليوم وإلا لن تتوصل بدولار بعد الآن |
| Bir gün, odunları keserse ona 1 dolar vereceğime söz verdim. | Open Subtitles | بيوم من الأيّام وعدته بدولار إن قام بقطع الخشب |
| Buyurun, kibar bey. Bir dolar lütfen. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | تفضل، سيدي السخي بدولار واحد، أشكركم بشدة |
| Tanesi bir dolara o haritanın aynısından düzinelerce alabilirsin. | Open Subtitles | لماذا؟ يمكنك شراء دستة من تلك الخرائط بدولار لكل منها |
| Bence bir dolara istediğin kadar gezebilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أن لديهم واحدة تستطيع قيادتها بدولار |
| Hala 1.5 dolara bir şeyler veren bir yer olduğu için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ أن ما زال هناك مكان يخدم بدولار ونصف |
| İkizlerin ölümünün bağlantılı olduğuna dair seninle 1 dolarına bahse gireririm. | Open Subtitles | حسناً حتى إن لم تكن طريقة الحدوث بالضبط سأراهنك بدولار |
| Bir koltuğu 1 dolarlık yemek için değiştirdiğin zaman ne olacak? | Open Subtitles | وستضطرين لسحب الفكه من الأريكه لوجبه بدولار |
| Hey, bir dolarınız daha var mı? | Open Subtitles | هل لي بدولار آخر؟ |
| siz bir dolarla marketin size sunduğundan çok daha ekonomik bir alternatife sahip olabilirsiniz. | TED | والآن بدولار واحد، يمكن أن تجد بديل أفضل من المقلاة المكلفة المتوفرة في السوق. |
| bir papel. | Open Subtitles | راهن بدولار واحد. |