O yaşta başını ağrıttığını da söylememe gerek yok yani. | Open Subtitles | والذي، لا اريد ان اخبرك بذلك العمر, كان سبب صداعها |
Peki O yaşta bir çocuk böyle şeyleri nereden bilebilir? | Open Subtitles | وكيف لطفلةٍ بذلك العمر أن تعرف حتى بأشياء كهذه؟ |
Eğer psikolog bizimle O yaşta konuşsaydı sence raporunda kediler ve gökkuşakları mı olurdu? | Open Subtitles | إن قابلنا عالم نفسٍ ونحن بذلك العمر أتظن أن التقرير سيكون أشياء لطيفة و قوس قزح؟ |
O yaştaki çocuklar uyuduklarında, küçük birer cesetlere benziyorlar. | Open Subtitles | الأطفال بذلك العمر عندما يغطون بالنوم، يبدون كأنهم جثث هامدة |
O yaştaki oğlanlar nasıldır bilirsin. | Open Subtitles | حسناً , تعلمين الأولاد بذلك العمر |
O kadar yaşlandığımı hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التخيل أبداً كوني بذلك العمر |
Çok tehlikeli ve özellikle O yaşta birinde neredeyse hep başarısız olduğu için tedaviyi yasakladım. | Open Subtitles | لقد نهيتك عن فعلها لأنّها خطيرة وبالنادر ما تنجح، خصوصاً بشخص بذلك العمر. |
O yaşta bir çocuk için çok fazla kırık kemiği var. | Open Subtitles | إن عظامه مكسورة بشكل مبالغ بالنسبة لطفل بذلك العمر |
O yaşta bu yaygın. | Open Subtitles | هذا أمر شائع بذلك العمر |
O yaşta. | Open Subtitles | إنه بذلك العمر |
O yaştaki herkes gibi duygularıma kapıldım. | Open Subtitles | كُنت متحمَسة كسائر الناس بذلك العمر |
O kadar yaşlandığımı hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التخيل أبداً كوني بذلك العمر |